Şehrin en işlek caddesinde keman çalıyordum.
Tam önümden geçerken,
Ne güzel çalıyorsunuz,
Peki, bir insanın hayalini çaldınız mı hiç?
Diye sormuştun.
Tek bir sözüne aşık olmuştum.
Öyle ya bahardı…
Aylardan biriydi işte…
Ha temmuz, ha haziran, ha mayıstı…
İşin içinde mutlaka aşk olacaktı.
Akrep ile yelkovan Formula pistinde yarışa koyulmuşken,
Gece oldukça ileriye gidiyordu...
Biz mi?
Biz, bir koşu bandının üstünde olduğumuz yerde cinlerimizi sayıyorduk.
Beni tenimdeki benlerden keşfetmeye başlamasını sevmiştim en çok.
Ne kadar ben varsa tenimde, hepsini öpmüştü o gece…
Tanrı’nın parmağı yoktu bu işte.
Yağmur fena bastırmıştı, off ne yağmuru…
Sırılsıklam ter yağıyordu tenimize.
Hiç günahı olmayan peygamberler kadar temizdi vicdanımız bu gece.
Yalan ve dolanı sütünü içirip uyutmuştuk!
Evet, geceyi durdurup biz gidebilirdik artık ileriye.
En çok saçlarımdan bit ayıklar gibi her bir teline dokunmasını sevmiştim.
Parmak uçlarıyla tüm bedenime eroin sızdırıyordu sanki namussuz.
Öyle başı dönüyordu tenimin.
Dudaklarını aşeriyordum en çok.
Koca karıların deyişiyle tatlı aşerenin kız çocuğu olurdu.
Oysa erkek olsun istiyordum bu aşkın ilk çocuğu…
Sahi çocuk demişken,
Çocukken kaç kere intihar etmiştin sen?
Bileklerinde yüzlerce sokak vardı.
Jiletlerin belediyeden aldığı izinle kazı çalışmalarına başladığı…
Ellerinin rotasını hiç şaşırmamasını sevmiştim en çok.
Yanağımdaki gamzeye biraz daha gülümsemesi için sürekli rüşvet veriyorlardı.
Gece durmuş,
Saat ölmüş,
Oldukça ileriye gitmiştik biz.
Öyle ya polis tarafından durdurulsak,
Alkol kontrolünde polislerin bile nefesini keserdi inlemelerimiz.
Birbirimizi hiç tanımıyorduk, sonra o soruyu sordun bana…
Cevabı duyduğunda,
İlk çocukluk aşım gibi aşkı vurdun tam bağrıma.
-Nerelisin?
-Doğum yerim İzmir ama ben aslen sen’liyim…
Kayıt Tarihi : 26.4.2010 12:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!