Pus yükselerek eriyecek.
Karşı kendini görücüye çıkarıyor süslenerek
Irmak kıvrımından sıyrılır
Birazdan sarılır ormanın eteğine
Dalın sesi duyurur yaşamın döngüsünü
İşlerinin başına geçer herkes
Koltuğuna yaslanır kedi
Kendine baktırır fren sesi.
Kent başkalaşmıştır,kalabalıklaşmaktan
Açar hasır yaygısını esmer kız
Tutunur kozalaklar okşar sırtını dalların
Taş merdivenlerde deli dolu çiğ
Rengini arayan meltem
Dökülür fırçanın kristal telleri arasından
Çalı çırpıların dibinden boynunu gösteren mor
Nazlı kıvrak üşengeçtir
Baharın ayak sesleri bu ucundan tutunur umudun
Esmer yarık avuçların içinden atlı kovalayan tohum
Serpilmek için durgun toprakların kucağına telaşla
Yüz görümlüğüne kopup gelen gizem
Sıyrılır gözaltıların dirsekleri arasından
Gridemir ve fincan salınan türküler
Kıvrımına vurup vurup duran aynı damar
İzinsiz yol alışlar yasağı kaldırılan sevişmeler
Yurt özleyişleri gibi bereketli ve sevecen
Damla damla çoğalmaların sarhoşluğunda
Bulut peşinden koşan kuş çılgınlıklarıyla
Aşklaşarak çözülen sürgün coşkuları içinde…
yirmiyediocakikibinonaltı
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 27.1.2016 19:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sonsuz Kutluyorum Necdet Bey... Sevgilerimle...
Kutluyorum öğretmenim.. Yine çok güzeldi...
Bilinmeyenin bir itiraftan öte anlamı olmadığını, kabullenmek için 'yen kırılır' bahanesine sarılmaya gün sayanlara davul çalsan ne yazar?
Yarın da meşrulaşır, su akar bulur nehrini, yatağını..
Hadi bakalım. 'gayri meşru sevişmelerin önü açık' nasılsa.. Sarhoşluğuna sarıl ve sürgünlere ses çıkarma aman!
İrkildim, o kadar.. Kutlarım Necdet.
TÜM YORUMLAR (5)