Bazı olayların yaşamı nasıl etkilediğini, insanların hayat çizgilerinin nasıl değiştiğini, yaşanmış bir aşk hikayesiyle anlatacağım.
Ayni apartmanda oturduğumuz teyzemin evine zaman zaman gider onunla sohbet ederim. Bana biraz gizemli gelir. Anlattığı şeylerden hoşlanır, zevk duyarım. Yaşam hakkında bana bir şeyler öğrettiğine inanırım.
Yine bir gün teyzemin evine gitmiştim. Kendine özel bir odası var, bu odada kendine yakın olan insanlarla oturmayı sever. Odaya girdiğimde, dolabın bir bölümünde içinde deniz kabukları bulunan cam bir vazo gördüm. Sordum! Teyzecim neden bu vazonun içinde çiçek yerine deniz kabukları var? Bu soruyu sorunca teyzemin gülen gözlerinin biraz buğulandığını fark ettim. Hemen üzülerek, teyzecim seni üzecek bir şey mi yaptım dedim. O da Sinem’cim o cam vazonun bir hikayesi var, o yüzden gözlerim buğulandı dedi. Ben ısrarla bu hikayeyi bana anlatırmısın dedim. Tabii Sinem’cim biraz uzun ama sabırlı olursan anlatayım, ama önce birer kola içelim diyerek anlatmaya başladı.
Her yıl tatilimi Bodrum’da geçirdiğimi biliyorsun. O yaz yine Bodrum’daydım. Tatilim yeni başlamıştı. Her gün olduğu gibi saat on bir civarında deniz kıyafetlerim, elimde kitabım, plaj şemsiyemle birlikte Paşatarlası koyuna indim. Plaj şemsiyemi sahilde hazır olan içi çimento ile doldurulmuş tenekelerin birine geçirdim. Kendime uygun bir ortam hazırlamaya başladım. Bu işlemi hemen hemen her gün tekrarlıyordum. O günün benim hayatımın bir yönünü değiştirecek gün olduğundan habersizdim. Neyse hemen ilk yaptığım işlem olarak denize girdim. Bir süre sonra çıkıp kurulandım, kitabımı bıraktığım yerden okumaya başladım. Birden esen sert bir rüzgar, plaj şemsiyemi ve diğer eşyalarımı ordan oraya savurmaya başladı. Sahilde beş altı insan vardı, her biri kendi eşyalarını toplama çabasındaydı. O an yardım istemiyle etrafa bakındım. Üst tarafta ağaçların arasında birkaç delikanlının oturduklarını fark ettim, seslendim. Bana yardım edebilecek misiniz? Toparlıyamıyorum, hemen yanıma gelip etrafa dağılan eşyalarımı toparladılar. Ben teşekkür etmek isteğiyle başımı kaldırınca hayatımda gördüğüm en güzel mavi gözlerin bana alaycı bakışla baktığını hissettim. Sadece sağ olun demekle yetindim. (İnan Sinem’cim o gece mavi gözlerin rüyamda ayni alaycı bakışıyla bana baktığını gördüm) .
Ertesi günü ayni saatte sahile indim, ayni işleri tekrarladım. Ferahlamak için denize girdim, epey yüzdüm, sahilden uzaklaştım. Deniz o gün çok güzeldi, bir türlü çıkmak istemiyordum. Bir süre sonra yerime baktığımda yerimde bir karaltı gördüm. Emin olmak için etrafa bakındım, fakat orası benim yerimdi, acaba oradaki kim diye bir merak sardı. Kulaçlarımı daha hızlı atarak yüzmeye başladım, yaklaştıkça bir erkeğin plaj şemsiyeme sıkıca sarılarak oturduğunu gördüm. Hızla çıkıp yanına yürüdüm. Plaj şemsiyesini sıkıca tutan gencin dün gördüğüm o mavi gözlerin sahibi olduğunu anladım. Merakla merhaba deyip sordum; hayrola şemsiyeyi niye öyle tutuyorsunuz? Bana, size cevabı vermeden önce tanışalım dedi. Ben sahilde plaj şemsiyesi koruyan görevliyim, bilhassa sizler gibi yalnız sahile gelen genç hanımların şemsiye ve eşyalarını korumak amacıyla bu göreve dün atandım dedi. Güldüm, peki ücretinizi kimden alacaksınız dedim? Cevabı size ücretsiz dedi. Ama olur mu dedim, hiçbir hizmet karşılıksız kalmaz, borcum neyse söyleyin ödeyeyim. Borcumun olmadığını tekrarladı. Bir gününüzü bana ayırın sizi tanımak istiyorum, ben biraz çekinerek niye olmasın dedim. Elimde olmayan duygularla sanki ona bağlanmıştım. Oysa onu şimdiye kadar görmemiştim ve tanımıyordum, beni ona çeken o mavi gözleri miydi acaba? Hafta sonu birlikte olmaya karar verip ayrıldık.
O iki gün inan hiç geçmedi sanki, nereye baksam onu görüyorum, aklımdan hiç çıkmıyordu. O ili gün sahile inmemiştim, korkularım vardı. Karşılaşıpta, hafta sonunu iptal eder diye çok kaygılanmıştım. En nihayet hafta sonu geldi, kararlaştığımız gibi buluştuk. Gençlerin sıkça gittiği güzel bir ortamı olan Kale kafeteryaya gittik. Birbirimize kendimizi anlatmaya başladık, ordan buradan derken sıra tahsil durumumuza geldi. Ben ortaokulu bitirdim, daha sonra bir rahatsızlık geçirdiğim için okul hayatım sona ermek zorunda kaldı. Dedikten sonra onun okul durumunu sordum. Bana Ankara’da mimarlık bölümünde okuduğunu söyledi. O an belli etmedim, ama içimi büyük bir hüzün kapladı. O gün güzel geçti, sahilde buluşmak üzere ayrıldık. Daha sonraki günlerde sahilde ve bazı kafeteryalarda buluşup gezer olduk. Her gün ona daha çok ısınıyor, düşünmediğim bir an olmuyordu. Yine günlerden bir gün sahilde onu bekliyordum, ansızın yanıma geldi, elinde geniş kenarlı bir hasır şapka tutuyordu. Eğilerek bana uzatıp bu senin, artık plaj şemsiyeni hergün taşımanı istemiyorum, o çok ağır bu hasır şapka biraz olsun onun görevini görür, çenenin altına geçirecek lastiği de var, rüzgarda da uçmaz dedi. Ben nezaketinden dolayı teşekkür ettim. Büyük bir heyecanla hasır şapkayı takıp ona gösterdim, nasıl yakıştı mı diye sordum? Bana cevabı hiç yakışmadı, özellikle böyle etrafı geniş aldım. Seni kimsenin beğenmesini istemiyorum dedi. Ben cevabına şaşırıp neden dedim. Bana, ben seni seviyorum o gözlerini kimsenin görmesini istemiyorum dedi. Güzel olan gözler sende masmavi, asıl kıskanması gereken benim dedim. Gözlerin rengi önemli değil, bakışlar önemlidir, senin bakışların benim mavi gözlerimi bir anda anlamsızlaştırıyor, seninkin de gizem ve derinlik var dedi. İlk defa birbirimize hislerimizi itiraf ettikten sonra o an sadece biz varız, Bodrum’da o sahilde, Bodrum akşamlarında. (İnan Sinem’cim gerçek yaz aşkları bir zamanlar Bodrum’da yaşanırdı)
Günler böyle geçmeye ve ben o insanı daha fazla sevmeye, onsuz sanki yaşayamıyaca-
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İLK AŞKLAR HİÇ BİR ZAMAN UNUTULMAZ
UNUTULAMAZ
Aşkımızın şahididir Bodrum suları
Seni beklerim şimdi yaz akşamları
Şarkılar söylerdik geceler boyu
Her akşam inlerdi Gümüşlük koyu
El ele dolaşırdık kumsalda gece
O günler bir hayâl, sanki bilmece
Şimdi o akşamları çok arıyorum
Verdiğin resminle avunuyorum
Gece mehtap ve sen asude deniz
Bir çift kürek bir kayık yalnız ikimiz
Ay ışığından parlaktı bizim sevgimiz
Yaz akşamları geldi ben eriyorum
Sevgilim hatırla o geçen yazı
Gel artık ne olur bırak bu nazı
Unutmadın beni , ben biliyorum
Geri gel yaz aşkım çok özlüyorum.
İzninizle hikayeye uygun bir şiir ile katılayım istedim, Ne gidenler geri dönüyor, ne o güzel günler.Sadece güzel hatıralar. Güzel duygulu bir hikayeydi. Kutlarım.
Birol Hepgüler.
Gerçekleri şiir,hikaye,roman ne tür olursa olsun yazmak hele
sizin ve çok yakınınızın ise hem kolay hem de oldukça zordur.
Hele böyle teyzenizin aşk hikayesi ise.Teyzeniz size anlatmış sizde ustalıkla hikayeleştirip bize başarıyla nakletmişsiniz.Figen
Hanım kutluyorum,hikaye yazmaya şiiri ihmal etmeden devam
diyorum.
Figen Hanım!
bizler şairiz yada değiliz, ama netice de bir gerçek var ki isimlerimizin yanında bizleri tasvir eden sıfat Şairliktir. Burdan yola çıktığımızda da şair hep şiir yazacak diye bir kaide yok. Şair ki içinde yaşadığı toplumu bilen hisseden anlayan ve en önemlisi de anlatmayı bilen kişidir.
Şiirlerinizden sonra bence hoş ve güzel bir hikaye paylaşımı olmuş ki yazım tarzınız da çok hoş ve bunun üzerine giderek devam edebilirsiniz gibi bir düşünce ve öneri içindeyim.
Sizi kutluyor sevgi ve selamlarımı sunuyor, başarılarınızn devamını diliyorum ....
Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA
ÇOK ETKİLEYİCİ BİR AŞK ÖYKÜSÜ.BAZI AŞKLAR VARDIR GELİP GEÇER BAZILARI DA İŞTE BÖYLE YÜREĞİ DELER GEÇER AMA İZİ DE AYNEN KALIR.TEBRİKLERİMLE.PAYLAŞIM İÇİN TŞK.LER.
Kutlarım güzel bir çalışma olmuş zevkle okudum Selamlar
tebrikler yüregine saglık hoış güzel satırlar okudum saygılarımla yıldıırm şimşek
ÇIKARSIZ BİR SEVGİNİN ÖRNEĞİ OLAN ÇALIŞMAINIZ BEĞENEREK OKUDUM...KUTLARIM SEVGİ DOLU YÜREĞİNİZİ...SAYGILARIMLA...İBRAHİM YILMAZ.
Mükemmel bir öykü, anlatım muhteşem, sizi tüm kalbimle kutluyorum, ellerinize sağlık, tam puan. Selam ve Saygılarımla.- Berkay Kur.
Çok güzel betimlemelerle anlatılmış bir öyü.
Zevkle okuıdum.
Sonuçtaki mesaj da güzel.
Ama ben yazsam karşılıklı konuşmaları konuşma çizgisiyle yapardım .böylece daha güzel okunurdu.
Güzel öykü için kutlarım.
Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta