Geceden kurduğu alarm'ın çalmasıyla yatağından irkilerek kalkan göktuğ, bir müddet yatağının kenarına oturup bekledikten sonra lavaboya abdest almaya gitti. Güzelce abdestini aldı, namazını eda etti ve kahvaltıyı hazırlamak üzere mutfağa yöneldi.
Bir süre sonra ev halkı uyanmış, kahvaltı sofrasında bir araya gelmişlerdi.
Göktuğ yirmi dört yaşında, askerliğini yapmış, üniversite mezunu, hilâl bıyıklı yağız bir delikanlıydı.
İşsiz olması dışında hiç bir sorunu yoktu.
Göktuğ ne kadar didinse de, kendine uygun iş bulamıyordu bu durum hem kendisi hemde ailesi için en büyük sorundu. Yaşıtları evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış dünya hayatında bellirli bir yol almışlardı.
Oysa göktuğ hâlâ yerinde sayıyor, kendisini ailesine bir yük olarak görüyordu. Anne ve babası ilerleyen sağlık sorunlarını bir kenara bırakıp biricik oğullarının işsizliğini dert ediniyorlardı.
Göktuğ anne ve babasının bu hâllerine daha çok içerleyip, geceleyin yatağına girince için için ağlıyor ve rabbine duâ ediyordu.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta