Sen, aşkımın ufuklarda doğan güneşi,
Çilemin, haykırışlarımın sesi olacaksın.
Sen, güz gecelerde ağaçtan düşen son yaprak,
Çalan son şarkım, hayata tutunacağım son dalım,
Ve alacağım son nefesim olacaksın…
Ayrılıklar, gitmeler yüreğini burkmuştur şimdi,
Hüzne sarhoş olmuş bütün beynindeki sevda lifleri,
Sonu gelmiyor ne yazık ki ayrılık yaşların.
Yakıyor en derinden bütün sevdakâr yüreğini.
Alıp başını gitmek istersin zifiri karanlık köşelerden,
Ama bir sürü paçavra gururun engeldir buna.
İnce ince batarsın sonra bataklıklara,
Yorgun düşer aşktan delik deşik olmuş,
Umutsuzlukla nefes alan zavallı yüreğin.
Zehir zemberek olur içinde yüzdüğün deniz, acılara bürünür,
Tutunmak istersin delice bir tutam umut bağlarına,
Ama nafile…
Boğulmaktan alıkoyamasın sevda dolu yüreğini…
Zifiri karanlık, yerini tan yerine bırakmış.
Ezgiler çalıyor, tatlı tatlı ölümsüz sevdamıza.
Nağmeler titriyor bütün beraber dinlediğimiz,
O aşk şarkılarımızda.
Yaram sol yanımda saklıdır.
Gel ne olur apansız bir şafak vaktinde,
İçmeye hazır zehirim elimde.
Yokluğun ateş misali yakıyor yüreğimi,
Benliğine hasret düşmüş gözlerim,
Her gece soğuk bir avuntuyla yollarını gözlerim…
Kayıt Tarihi : 16.12.2015 21:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!