Güneş aydınlatmaz artık beni,
Buğulu akşamlardan kaçıyorum.
Sensizliğe ve sessizliğe doğru,
yavaş yavaş
ağır ağır,
sessiz sessiz kaçıyorum.
Sana bir kez olsun seviyorum diyebilsem,
Ürkek bakışlarımı güzel gözlerine dikebilsem,
Herşeyinle bana gelebilir misin?
Ellerini tutabilsem incitmeden,
Yanaklarına dokunsam kirletmeden,
Leylaklar taksam saçlarının her teline
Sen şehitsin, sen baki, sana yakılmaz ağıt,
Ey! vatanı için kanını toprağa döken yiğit.
Sana dar gelir dağlar, iman oldukça sende,
ölüm bir uzvun gibi, el, ayak yada gövde.
Sisli bir Eylül sabahı,
düşen sarı yapraklar misali,
savruluverdin gönlümden
ayrılmanın zamanı.
Ne ben sordum ne sen söyledin
sebepsizce terkettin.
Seviyorum seni.
Gel desem gelir misin?
Özlüyorum, yanıyor kavruluyorum,
ellerim tutuşuyor kor kor oluyorum,
dudaklarımda bir şarkı,
çağırıyorum,
Sen şimdi
yanında kocan
belki kucağında bebeğin,
bir ev kadınısın.
Senin için hayat
yalnız onlar için,
Bir adam vardı
Muhterem, o mahallede
sessizce yaşardı.
Bir kuru ekmekti nasibi
ve durmayan gözyaşı.
İçme diyorsun dostum, içmeden durulmuyor
Tutunacak güvenecek başka dalım kalmadı.
Ne kadar yol alsam güzele doğru, olmuyor.
Beni, bende dahil seven insan olmadı.
Teker teker tıkandı geçtiğim bütün yollar,
Ölümden başka hiçbir şeye sahip değiliz aslında.
Garantisi olan tek şey ölüm,
Hayatımızda.
Gerisi boş.
Gün geliyor hiçbir şey kalmıyor insanın elinde.
Seni gördüğüm zamanlar
neden bilmem,
bana birşeyler oluyor.
Kalbim daha hızlı çarpıyor,
içim içime sığmıyor,
kelimeler boğazımda kilitleniyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!