Hayatım, yoksa olmayacağını anlamış mıydın?
Sende mi sevdama teğet geçenlerden olacaktın.
Oysaki güneşin ışınlarıydı altın sarısı saçların,
Süzülüp bulutların arasından, hayatıma dolacaktın.
Sol bileğimde bağlıyken eşarbın, sen biliyor muydun yoksa
Bir şubatı daha yalnız yarıladı yüreğim
Yaşadığımı hatırladığım tüm şubatlarım gibi bu da,
Sevdaya sevdalanmaya sevdalı benim yüreğim...
Abimin söyledikleri her zaman hatırımda;
O bulacak bir gün bizi,
Dert etmeye değmez üzerler seni…
Babamı hatırlıyorum.
Evet;
Sanki az önce gibi...
Sıcaklığını da
Kahkahasını da
Tokadını da
Uzun uzun susmak, susabilmek,
Huzura el uzatmak mı yoksa?
Yoksa ki; bu karşılıklı susmalar,
Kucaklaşmak mı ruhunla?
El sesleriyle, ıslık sesleriyle,
Sakin ol! ! ! Derin nefesler almaya başla;
Önce düşür, yaşanmaz göğsünün üzerindeki taşla,
Telkinler yetersiz, düşünme demem boşuna,
Sıyrılmak için zorladıkça zihnini hatta,
Yine çıkacak altından, attığın her tırnakta...
Ve öylece yığılırsın yorgunluklar ardından,
Gün gece yarısını geçmiş, ter damlar saçlarından.
Bir iki parça bir şey kalmıştır toparlanacak
Güzel olsun istersin, gecenin sabahına ertelersin.
Gözün dalar bir an farkına varmazsın,
EKSİK SEVDA
Ya yaşarsın sevdayı sevdicek ile,
Ya yazarsın sevdayı...
Söyle şimdi ben ne yapayım!
Ellerimde sırçalar…
Neye dokunsam kırılıyor bugünlerde
En sevdiğin şişemden tut,
Rakı bardağımız bile ufalandı elimde.
Sandım ki dün gece
Bazen yalnızca O’na çıkar yollar
Başka birinin tebessümü
Üzerinden salınan bir güvercin
Bulutların arasından sızan güneş
Bazı şekiller, seni anlatan, fincanın içinden
Çok kırgın değilmiş bana,
Az da yakınmamış peşimden ama.
Her yaptığımdan memnun olmasa da
Şimdi hatalarımı bir bir sayıyor bana.
Dün gece O geldi bize; çaya,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!