ayrılığa alıştım ben
kapıyı kapatmadan git
odamda mektupların var
kanayan kalbime basda öyle git
içimden seni
urfa sokakları dardır
ve birbirne benzer kaldırımlar
kaldırımlar yürütür yorgun hayatımı
ve kabul etmez insanlar bu meçhul varlığımı
bakarım yeşilden mahrum karşıki tepelere
Sana Hiç Gelmedim İstanbul
Bilirimki sana kar yağmadan ülkeme kış gelmez
ağaçların çiçek açmadan bahar.
hemşehrilerin kavrulmadan,
durdum bak karşında
kelimeler ziyan olmasın diye bunca susuşum
sen sanki ben hala sen diye inlemekteyim
surlarında şehirlerin kesik başlar gibi
ibret vermekteyim
kan altında sokakların
kardeşim derse
istanbul sana inanma
bak ne haldeyiz doksan yıldır ikimizde
ayırdılar
işte bu tefrika dururken orta yerde
sıra olurduk bahçeye
ona bakardım
ulan insan lisedeyken böyle sevebilirmi bir insanı
kanım fıkır fıkır
istanbul hayallerimde bile yok ki
o var
kimseler görmesin diye
uykulardan geçer rüyalar
dokunulmazdır kelimeler
düşünceler içinde
bir bilen
bir gün giderim bu şehirden
saymadan telefon direklerini
ve almadan yanıma eski günlerimi
meçhul bir varlık olarak giderim
yollara elveda
Şehirler arasında yolculuklarda
Otogarlarda kaldım onca gün
Hiç bilmediğim yerlerde
Hiç yazılmamış ve hiç okunmamış
Yolcu hikayelerinden biriydim
Valizi olmayan
İnsan dostunu
Çağırır mı her gece rüyalarına
Her gündüz
Her öğle
Her öğle öncesi
Her öğle sonrası
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!