İlhan Berk'in Düşleri Şiiri - Orhan Urav ...

1.
Mısralarda yerini beğenmeyen
kelimeler inatçı, ters ve asi.
Çin padişahının kızı gibi
kıvıran ve bir türlü gelmeyen
esin de cabası.
Terliklerim ne kadar zavallıdır, diyordu.
Ne var ki şiir malzemesi değildi.
derken içi geçmişti koltuğunda, uyuyordu.
Rüyasında Galata Kulesi,
kedilerin üzerine devrildi.
2.
Yedi hörgüçlü deve gibi
yedi tepe bir kent,
sahibini bekliyordu Boğaziçi’nde.
Haritada ufak bir nokta her semt,
nam salacaktı Çin’de Maçin’de.
haç yücelince gurbet vatan olacaktı,
Constantinus’un mimarbaşına
epeyce iş çıkacaktı.
Haç, altın, kitap ve tarih,
burada şımaracak, harcanacaktı.
Kentten sefere çıkmayınca ordular
bu sefer ona göz koyan bir fatih
bir yerden mutlaka çıkacaktı.
Fakat yedi canlıdır bu İstanbul,
Denizle cilveleşen bu işveli dul.
Hiç utanmadan açar koynunu,
Attan in, kılıcı bırak, söndür mumu.
3
Sonra rüyasına Manisa girdi,
babası annesiyle iftar açıyordu
asmalı eski kameriyede.
Misafir vardı, kazara suyunu devirdi.
Eyvah, dedi, sütlacı sordu,
Dedi ki efkarı umumide de
harp kapıdadır fikri hakimdir.
Gavurlar toplanmışlar Kahire’de,
Bizim İsmet Paşa gayet sakindir.
Karısı ve kuma, suskundular
Annesi onlara oğlunu anlattı,
Kitabını gösterdi, baktılar, yutkundular.
Kanaatince şairler askerlikten muaftı.
Babası kızdı zira ‘sınıra dayanmıştı
dev ordular, batıdan doğudan.
Ne köy olur ne kasaba
Eflatun bile olsa oğlundan.’
Platonik takılan mehtaba
aldırmadan sardı sigarasını.
Her halde bir askere
verecekti fitre parasını.
4.
Kamalı haçla süslü,
motorlu zırhlı piyadeler
Üçüncü Roma’ya yürüyordu.
İlhan Berk İkinci Roma’da uyuyordu.
Rüyasında sayısız ölü vardı,
Gaziler, ölmüş düşmanları,
şehitleri gömmeden önce,
çizmelerini çıkarıyorlardı.
Daha kaç ayağa giyilecekti,
savaş uzun sürünce,
daha kaç memleketi çiğneyecekti? !
Mektupları da gömüyorlardı
yarı veya bitmiş ne fark eder.
Tütün torbaları, mataralar, şarjörler,
makineli ve adi tüfekler,
bunları tabii topluyordu askerler.

(1991, Ankara)