Kıyama kalkınacak
kalkınacak da
kıyama kalk diyecek
bir ses
nereden gelecek
bu gün için
Altı yüzyıllık bir otağı gördüm.
Mehterbaşı titretiyordu sanki arşı,
Akıncılardı geçen şen şakrak atlarla,
Sisli puslu hava, Ankara da ikindi vakti.
Cuma akşamı gelseniz
bir güzel çay
karanfil kokulu
tavşan kanı
"Şairler incedir kıyamaz fazla sarmaya"
Misafiriz "gülüm" sınava geldik dünyaya
Bir an olur ki lal olur unutursunuz
Olur ki sayıklarsınız hece hece adını,
Lal olur hece hece tebessümle söyler
Unutursunuz adını söyler yadını.
orta doğunun çocukları
yakılarak yanarak ölür
haber bile olamazlar
kılı kıpırdamaz dünyalının
batıda balkondan saksı düşürür
Vuslatın sevindirmişti şu garip gönlümü;
Şimdi firâkın yaklaştı diye ağlar gözlerim.
Bin aydan hayırlı bir gece verdin bize!
Ulaşmaktır, buluşmaktır derd-i derunum benim.
ben öyle senin gibi
leyli meccani de
maarif kolejinde okumadım
yoktur uzun boylu arkadaşlığım
açık saçık fıkralarda bilmem
anlatma utanırım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!