Yüreğimde
Yer var her zaman,
Ama düşün,
Bir daha düşün,
Aşk;
Tek taraflı yaşanmaz,
Gidersen diye korkulu günlerim oldu
Dilinden düşmeyen bir ayrılık türküsü
Ve sonra çektin gittin
Hayat zor sanırdım sen gidince
Alıştım yokluğuna
Ve sen çıktın geldin
Sessiz bir kayboluş,
Yüreğimdeki üzüntü...
Yeniden yeşeren,
Hasret filizlerine dair.
Yüreğimdeki sevgin olacak,
Hasretimi bastıran...
Hayat başlı başına tiyatro değil midir?
Herkesin,
Kendi oyununu yazdığı,
Kimini başrol,
Kimini figüran oynattığı,
Hem yönetmen,
Bir sen gelirsin aklıma,
Yorgun gecelerin sabahında.
Bir ben varım buralarda,
Yalnızlığın kollarında...
Şimdi uzaktasın, aklım sende,
Bakışlarım kutup yıldızında...
Sahteciliğin,Yalanın sembolü haline gelmiş sanal dünya da,İnsanların ne kadar reel olduğu sorgulandığı zamanımızda, uzmanların tabiriyle; İnsanların başka kişilik oluşturduğu, Erkeklerin kadın, kadınların erkek, fakirin zengin, zenginin fakir olduğu... Dolandırıcıların sahtekârların hilebazların kol gezdiği... Yolda görsek namus timsali diyeceğimiz insanların bile, hayal dünyasının bir numaralı kahpeleri çıktığı, garip bir senaryoyla yalan hayatların oynandığı şu hayal dünyasında... Batakta boğulmakta, yalanlarla yanmakta olan ruhların arasında, kendini kaybetmemiş dimdik ayakta duran, sanal dünyanın çoğu alnı kara insanları arasında, '' Ben buradayım diye '',bas bas bağıran... İyilik ve de sevgiden oluşma, reel dostların, bağların dahi sorgulandığı, yalan çıktığı dünyamızda, değil yalan dünyaya reel dünyaya inat, iki gerçek yürek...
İlk tanıdığımda gerçekliklerinden korktum, hafiyelikle dolu uzun saatler günler yaşadım... İmkânsızı yalan sandığımı, gerçeğe çevirmeye dair gerçek cevaplar aradım... Aradığım gerçeği nasıl yalana çeviririm sorularıymıştı aslında, sizleri tanıdıkça daha iyi anladım... Oysaki sizler, bir sarhoşun kahrını çekmekten asla bıkmadınız. Her yarasına bir mehlem bulan Eczacı, her ağladığında gözpınarlarını silen mendil oldunuz hep. Yalnızlığa uzaklara gurbete yolculukta dahi isteksizce nedenlerimi haklı bulup, sessizce dualarla veda ettiniz... Benim her gafıma, her bencilliğime, sizin merhamet dolu dokunuşlarınız, uykusuz geceleriniz oldu. Her daim sevgiden yorulmaz, dinlemekten bıkmaz, güzel yürekleriniz oldu, ruhumu aydınlığa taşıyan... Yok, olmuşluğa yüz tutmuş bedenimi, kutuplardan daha soğuk yüreğimi, başarıdan harabeye dönmüş, kaybetmeyi alın yazısı bellemiş, kadere teslim olmuş; Damarları kan yerine alkolle, yüreği nefretle, bedeni hastalıkta, sadece ölümü bekleyen bir insanı yeniden, sabırla nakış nakış sevgiyi, umudu, yaşamın güzelliğini işleyerek ayağa kaldırdınız... Şimdi içimde, Sönmek bilmeyen, volkandan daha sıcak bir sevgi, yaşam, inanç ateşi varsa, bu sizin eserinizdir. Sizler çöllerdeki kum tanelerinin arasında sıcaktan, susuzluktan insanın ölümü düşündüğü anda gördüğü, yaşama hırsı veren, işte su burada diyen o uçsuz bucaksız sarı kum tanelerinin arasındaki çöl çiçeğim... Her daim Lambadan çıkıp dile benden ne dilersen diyen lambadaki cinim, masallar diyarından kopup gelme yaşam perilerim, her düştüğümde tutup ayağa kaldıran gökten inme kanatsız meleklerim oldunuz... Şu anda eskiden daha başarılıysam bu sizin sayenizde oldu. Hani derler ya her başarılı erkeğin arkasında bir bayan varmış diye, ben şanslılardanım iki dediğimden... Dualarımda Yaradan'a sizi verdiği tanıştırdığı gün için şükürlerim var, İyi ki varsınız hayatımda ve hep var olmanız dileğimle...
(02.07.08,06:00)
Kahrolasıca bir yürek bende ki…
Bir an bile,
Hiç tutamadığım bir dil,
Sözde,
Gönlümüzdeki söylediğimiz,
Hâlbuki
Sevgi dikenleriyle, yüreğimi parçalayan sarmaşık gülüm,
Seni yaşamak için yüreğimi, ayazda tuttuğum kardelenim,
Teninin yakışıyla, bedenimi yavaş yavaş öldüren zehrim,
Kemanımın sesini dinle sessizlikte,
Ezgisinde saklı, tüm hayallerim de.
Mutluluk resminin gerçeğinde,
denizlere küstüm gökyüzüne küstüm
gözlerini sildikten sonra maviye küstüm
zeytine küstüm kömüre küstüm
saçlarını koklayamadıktan sonra karaya küstüm
bülbüle küstüm kanaryaya küstüm
sesin olmadıktan sonra şen sese küstüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!