İlhami Erdoğdu Şiirleri - Şair İlhami Er ...

0

TAKİPÇİ

04.04.1975 Yılında Adana'nın Osmaniye ilçesinde doğdu.
İlk orta ve lise eğitimimi Osmaniyede tamamladı,1995-1997 tarihlerinde Ankara da ve Edirne de askerlik görevini ifa etti.
97 - 98 tarihleri arasında Marmariste özel bir şirkette Teknisyen olarak çalıştı.1998-99 yılnda izmirde 1 yıl eğitim aldı ve 1999 yılında Denizlide Memur olarak Çalışmaya başladı.Evli ve Halen Denizlide oturmaktadır.

İlhami Erdoğdu

Çile dediğin nedir ki; su gibi içtiğim,
Acı dediğin nedir ki; ekmek gibi yediğim,
Aşk dediğin nedir ki; dün gibi gördüğüm,
Ölüm dediğin nedir ki; gölge gibi takibim.

Çile ile yoğruldum pervasız hayatta,

Devamını Oku
İlhami Erdoğdu

font face='Monotype Corsiva' style='font-size: 20pt' color='#S6151A'Biz her gece yandık mumdaki alev gibi,
Sönmeyen yanardağ gibi taş bastık gönlümüze
Uzakta olsa bile yarr dağlar kadar,
Gizi sevdik, haykırmak kolay olsa da…
İlhami ERDOĞDU

Devamını Oku
İlhami Erdoğdu

font face='Monotype Corsiva' style='font-size: 20pt' color='#K6151C'__________GÜNLÜK -1-___________

Muradımın muradını ararken, bakarkörlüğümün farkına varamadım. O’na baktığımda kendimi gördüm. İsteğim yada isteklerim, kesinlikle şeytani değil, bilakis rahmanidir.
İzdivacı düşünürken, cehaletimi fark ettim. Zatı şahaneleri çok ince ve gürura yakın bir görünüm sergilemekteydi. Aldanışım ve sürfigan edişimdeki yegane unsur, unsurun kendileri olan zatı şahaneleriydi. Ama kendilerini incitmek veyahut edeb-i ahlakını zedelemek değildi amacım. Amacım kesinlikle şehvet-i şeytani mevkiindeki duygularımı tazelemek değil, bilakis umut vede vaad edilen, vede vasati belli olmayan ömür bahçemdeki gülkibar nezninde olan zatı şahanelerinin, dikenli dalın uç noktasındaki gülü, mum gibi olan ışıktan kurtarıp, ay gibi parlamasına vesile olmaktır.
Lakin, ömrü hayatında zatımla tanışma fırsatını tepmemekle inşallahüteala kendileri ömrü hayatı boyunca mutlu, mes-ud ve de şanına yakışır bir şekilde yaşamaya müesser vede mukadder olur…
Rabbim eylesin ki, tüm düşmanlar barışsın,

Devamını Oku
İlhami Erdoğdu

font face='Monotype Corsiva' style='font-size: 20pt' color='#S6151A'Artık sevmek istemiyorum seni ve nice senleri,
Artık görmekte istemiyorum yegane senleri,
Çünkü korkuyorum, ürküyorum ve kaçıyorum,
Çünkü sana alışmaktan ve kaçmaktan korkuyorum.

Sen bilemezsin bunu,beni ürküten korkutan duyguyu,

Devamını Oku
İlhami Erdoğdu

font face='Monotype Corsiva' style='font-size: 20pt' color='#S6151A'-Olsaydı bir tutam gülden,gül bahçesi,
Olsaydı bir ümit yolu,hayalden uzak,
Olsaydı bir dakika seninle görüşme fırsatı,
İşte ozaman ben, sende öldürürdüm kendimi.

Dedim ve avundum hep, birgün arar diye,

Devamını Oku
İlhami Erdoğdu

font face='Monotype Corsiva' style='font-size: 20pt' color='#S6151A'İlk seni sevdim,gençlik denen yaşımda,
İlk aşkı sende tattım,hiçbir duyguda tatmadığım kadar,
Ve ilk hasretle,acıyıda sende buldum,
İlklerin ilki de sen oldun benim hayatımda.

Neydi beni bu kadar düşündüren,

Devamını Oku
İlhami Erdoğdu

font face='Monotype Corsiva' style='font-size: 20pt' color='#S6151A'Saman altından su yürütene,
Ahde vefayı bilmeyene,
Marifetmiş gibi günah işleyene,
Çalışmayı boş geçene KAHREDİYORUM.

Ümit verip, beklemeyene,

Devamını Oku
İlhami Erdoğdu

Ahh, ah üstadım sorma, bu gün dertliyim, yine kullanılma kuruntusu sardı içimi. Aslında kuruntu değil hislerim, lakin gerçeğide bir türlü kabullenemiyorum nedense.
Vakti zamaniyle başladık bir mesleğe öğrendik, başladık bir işe yine öğrendik, başladık bir işe yine öğrendik, öğrendik, öğrendik, öğrendik…
Ve yine başladık bir işe yine öğreneceğiz, sonu nereye varırsa, sonu kimde biterse ve de sonu ne olursa olsun öğreneceğiz inşallah. Derken kolları sıvadık bismillah dedik ve ilk adımı attık. Hey ki sen yiğidim, hey ki sen Sultan Fatihin torunu, hey ki sen Kanuni Sultan Süleymanların devamı, hey ki sen ehli işin üstadı; Sen, sen usta idin mesleği icratınla ki bitirmediğin iş ve de işinle ilgili çekmediğin zorluk kalmadı, lakin her usta bir gün çırak oluyor. Çıraklığın sonu da malum ya yine ustalığa çıkıyor. Yani sonu yok diye bir şey yok, her şeyin sonu var. Ama yok olmuyor sadece kılıfını değiştiriyor. Başka bir zamanda başka bir mekanda ve başka bir işte kendisini bariz bir şekilde aleme sergiliyor.
Eyy ki sen Osmanlı Aliyenin şavkı mücevheratından gelen nesil, sen, sen ol ki icra ettiğin iş üzerindeyken, irşadına önem ve gayret ver. Ver ki alasın nasibini. Sakın ha amacını şaşırma, çıkarsan eğer yoldan, dosdoğru çizgi den, bir daha zor bulursun çizginin doğruluğunu. Sakın kendinden taviz verme, siyasetini kullan ve de hayata geçir. İrşadında samimi ve de dürüst ol.
Sevmişsin sende her kul gibi belli, gözlerinde ki düşünce, yüzündeki ifade seni ele vermekte. O zaman o düşüncende de dürüst ve samimi ol. Olaylar seni yanıltmasın, sakın ha yanlış bir şeyler yapmayasın, lakin olur ya yanlış yaparsan eğer, sonucuna da sen katlanacaksın yine…
Bir nasihatım daha var sana ey terk-i zillet ve ey ehli mükemmeliyet timsali zatı muhterem, zilletten ve riyadan uzak dur. Sadık. Sıddık ve er ol.

Devamını Oku
İlhami Erdoğdu

İzdivacın sempatik tarafını nitelendirme ve nicelendirme bakımından değeri değişik boyutlarda incelenebilir.
Mesela nitelik bakımından sempatizme karşı izdivacı, zıtlandırma aşamasının son haddi olan cürüm niteliğindeki kabahatin nicelik boyutu farklıdır.
Bu bakımdandır ki; izdivaca binaen yapılan tüm fiili cürümler vukuuyla sonuçlanacağından, sonucuna da her iki şahsın katlanması vacibiyetinden dolayı, bu cürümler birinci sınıf cürümlerdir. Birinci sınıf cürümlerin kabahatle başlaması şaşılmıyacak ve bilinçli olarak vukulandırılacaktır. Bu yüzdendir ki olaylar karşısında şaşkın kalmamak için, kişi ve hem kişi, yapılan yada yaptığı vukuları cürüm bakımdan değerlendirip ne yapması gerektiğini ve ne yapılması gerektiğinin bilincinde olup sonuç aşamasını beklemeden, zuhur edecek vukulara karşı tedbir ve taktiklerini kesin bir irade ve karekterle ifade etmelidirler. Yoksa samimiyet boyutunda kendileri için ayrılan kompartuman da yolculuk yapmak mecburiyetinde olacaklardır. İşte bu bakımdan yapmak ve yapılmak istenen sözlü ve fiili eylemlerine dikkat ederek, meselenin değişik boyutlara çıkmasını engellemek, sabır denen taşı kırmadan binayı inşa etmeleri gerekecektir.
Ne yazık ki ahvali zamanda bunları yapmak ne mümkün. Mümkün de ne demek; imkansızlıklar’ın oynandığı tiyatro sahnesinin birinci perdesinde, kendimizi kandıracak kadar bilgi ve ilimle donatmışız sine-i nefsimizi. Cehalet kabahati, kabahat olmaktan çıkıp kılıfını değiştirmiş ve karşımıza kusur ve eksiklik olarak zuhur etmiştir. Bu nedendendir ki cahiliye ve sükutkarane tavırlarımız bizi imkansızlıklar oyununun ikinci perdesi olan, dram niteliğine serüven halinde sürüklemiştir.
Sürüklenen sine-i nefis, çaresizlik ve yahut büyük bir keyifle sonunun mutluluk ve vazife ile dolu olduğunu sandığımız hayat denizine sürükleyecektir.
İşte bu sebepten ve dahi bu tecrübeden dolayı yola çıkmalıyız ki; Kabahatin cürümle sonuçlanan, sonuna katlanma ve kabullenme vacibiyetine itmektedir. Bu saatten ve şu ahvali dakikadan dolayı yeni vazifelerle kuşanıp ve stresler atmosferindeki yerimizin mertebesini belirledikten gayri;

Devamını Oku
İlhami Erdoğdu

font face='Monotype Corsiva' style='font-size: 20pt' color='#K6151C'Her sabah altı otuz da kalkardı,
Çayı demler bardakları yıkardı,
Rabbim ver bu gün rızkımı der,
Heyecanla çalışmaya başlardı.
Bir adam hiç mi yorulmaz
Hiç mi bıkmaz.

Devamını Oku