Ne kadar yoğunuz hepimiz böyle,
Toplantılar, arkadaşlar, günler, işler…
Hepimiz devamlı bir yere yetişmeye
bir şeyi yetiştirmeye çabalıyoruz.
Hepimiz telaşlı hepimiz hareketliyiz
Boş geçiyor saniyeler,
Anlamsız duraksamalar arası
anlık düşünceler, akıp gidiyor
hayatımdan saniyeler.
Boş geçiyor dakikalar,
Gözlerimin önünde eriyen
Bu buz kütlesinin tek beklediği
Bir ısı dalgasıymış meğer
Oysa donması ne uzun,
ne zahmetli işti öyle.
Etrafımda dönüp duruyordun
Martı gibi her yerde uçuşuyordun
Başımı çevirdiğim her yer sen
Aklım, zihnim içinde bir sen
Sen beni ümitlendiren
Renklerim birer birer solmakta,
ve ben grilikler arasında usulca yerimi almaktayım
Ama kim demiş ki gri
Diyelim ki bir maviden veya yeşilden
daha çirkin olsun?
Her nefesim
adımım
tercihim
Ve her anım
Dört bir yanda gördüğüm her yer
Bir kuş konmuş duruyor önümdeki kayalıklarda,
Sonra sıcaklayıveriyor, suya dalıyor, çıkıyor
Hızla bulutlara yükselirken kuruyor tüyleri
Süzüle süzüle dönüyor göklerde, gönlünce.
Ona bakan ben, gıpta ediyorum.
[...], sen ne biçim şeysin öyle
Ne şeklin belli ne de şemalin
Bazen o kadar uzun ki bitmez gibi
Bazen ise hiç yaşanmamış gibi kısasın
Bugün seni gördüm epey sonra
Sen diyorum fakat sen, sen değil gibi
Sənki yolda karşılaşılan yabancı gibiydin
Hani iki üç kelam belki bir selam edip unuttuğumuz,
O tanıdık ama yabancılar gibi.
Güneşli bir kış günü uzandım bir ağacın altına.
Saatler boyunca bir ben ona baktım
bir o bana
İnce ve uzun dallarında kalmıştı
iki yaprak yalnız




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!