Bölgemizdeki sorunlar yeterince ciddiydi zaten. Yıllardır kanayan Kıbrıs sorunsalı, Filistin-İsrail çıkmazı; topraklarımızda yuvalanan, dışarıdan beslenen dipsiz terör ve burnumuzun dibinde göz göre göre desteklenen yapılanma hareketleri konusunda en ufak bir ilerleme kaydedememişken; ayrıca dört bir yanımız ateşle çevriliyken başımıza bir de Irak derdi sarıldı. Her zamanki gibi katlanmaya, yeniden kurulmakta olan dünya dengelere uyum sağlamaya çalıştık.
Üzülerek söylüyorum; bize dayatılan koşulları sorgusuz sualsiz kabullendik. Üstelik susarak her şeyin yolunda gideceğini düşünen yöneticiler seçmiştik kendimize. Kapı komşumuz İran tüm dünyaya tek başına kafa tutarken basit bir sınır ötesi harekâtını dahi göze alamadık. “İcazet alma” anlayışıyla her geçen gün bölgedeki üstünlüğümüzü biraz daha yitiriyorduk. Ebu Garip, Guantanamo, Samarra, Felluce, Gazze ve daha niceleri yanıyor, yıkılıyor, telef oluyordu. Ve biz susuyorduk…
Bu ülkenin aydınları, AB’ye alkış tutmaktan, kilitli kapılar önünde kendilerini aşağılatırken mazoşistçe bir haz duymaktan ve birilerine Nobel ödülü yollarını açmaktan başka ne işe yarıyor Allah aşkınıza!
Bir oyun kurallarına göre oynanır. Ancak oyuncu olmak kaydıyla! Oyun için bir de masa şart. Şu masayı adam gibi kuralım diyorum artık!
“Novus Ordo Seclorum” projesi (“yenidünya düzeni”) coğrafyamızda, bizim geleceğimizi de hiçe sayarak, bildiği gibi at koşturuyor. Ve öyle görülüyor ki, koşturmaya da devam edecek. Dikkatinizi çekerim, sular bulanmadan önce 20 dolarlarda seyreden petrol fiyatı 75 dolara fırladı ki batı ekonomisi bu kaynağa kan gibi muhtaç. Elbette alternatif çözümler üretebilir ve üretiyor da ama maliyeti düşürmek için zamana ihtiyacı var.
Bu durumdan çıkan sonuçlar yalnızca piyasa ve kur dalgalanmaları olmayacaktır. İşin o kısmı ülke ekonomisini biraz daha yaralayacak olan ikincil (seconder) etkilerdir. Tıpkı ihracat - tarımsal ve sınaî üretim - turizm gibi servis sektörlerinin derinden sarsılması, işsizlik oranlarının yükselmesi, sürekli artacak olan sosyal rahatsızlıklar gibi… Ancak daha da önemlisi, batı dünyası ve neo-con zihniyeti bu fiyat artışı karşısında kesin bir sonuç almak isteyecek, bölgeyi yeniden şekillendirecektir. Dolayısıyla tüm coğrafyayı bütünüyle kontrol altına almaya çalışacaktır…
Manzara şimdilik böyle görünüyor. Bu demektir ki, bir başka masa daha kurulmuştur! Karar masası… Kader masası! O halde, okkanın altına gitmemek için, ne yapıp edip o masada da yerimizi almanın bir yolunu mutlaka bulmalıyız. Ve kendi gücümüzle!
Ödünç alınmış, icazetli bir kudretle hiçbir gelecek şekillendirilemez!
Güç dediğimiz olgu sadece özünden kaynaklanır. Kendimize dönmenin ve onu yeniden keşfetmenin zamanıdır şimdi.
Aydın sorumluluğum böyle buyuruyor ey milletim!
(19 Temmuz 2006)
Naime ErlaçinKayıt Tarihi : 19.7.2006 10:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Naime Erlaçin](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/07/19/iki-masa-yorum.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)