Çarmıha gerilse söylev, sözler dökülmez, ölmez hiç bir mana
Ne yana baksan sarmaşık budansa bile, asalak hep var
Moğollar kadar yalnız kalmadı tarih ordular ve çizmeleri
Dünya durdukça değmez ağaçlar göğe, arılar çiçeğe hovarda
Duvarda yalnız başına ağlamakta büyük babam siyah beyaz.
Her yaz doğrulup bir daha terlerim ben. Şiire olduğu gibi
Talibi olmayan düşünceler gelip geçer tarlamda yağmur
Mahmur bir sabahı akşama taşısam ne çıkar açmadan kitabı
İltihabı kurumuşsa yaranın hastane uzak eczam başucumda
Sıcak iklimlere mısralar yeşertebilir yüreğim.
Daha doğmadı ay; vayyy! gönül kahrına düştü karanlıklar
Tüccarlar, seyyar satıcılar ve komşular iftarda boğulacaklar
Tornacılar isteseler de put yapamazlar darphane tekel
Henri Bergson ve Hegel gülüyorsa bize ne çıkar
Aşikarsa hayat felsefe yok. Çiçekler var kuşlar ve çocuklar...
Dert muhabbete değse vefa ona komşu aşk alt sokakta
Yatakta ölmeyen yiğitler tarihe ayna tutar
Gel eder gelecek gelmeden buğusu gelir yağmurun toprakta
Bir yol uzar da önünde ademin gel! gel eder
İki kere iki dört etmez, beş eder on eder.
Birer birer sorgulansın sözler, mesai başlamadan çaldı düdük
Büyük odalarda güdük zatlar oturunca makam küçülmez
Biçilmezse ekin karıncalara bayram, yaram derindir a dostlar yaram…
Affediyorum yakın tarihi ve kuşlar ülkesinin sultanını
Sazını almadan yola çıkan ozanları ve okumadan yazanları
Affediyorum cümlesini cürümlerin. Babam aferin dese yeter.
Dilden beter hangi kurşun var ki atılsın göğe ve yere…
Hasan EjderhaKayıt Tarihi : 20.3.2007 15:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!