Şehirlerarası bir otobüsün,
Sana uzak düşen rotasında,
Geri dönüşler biriktiriyorum dualarıma.
Şehrinden düştükçe uzaklara,
Sahiplenemediğim bir yalnızlık damlıyor kalemimden.
Yüreğime düşen anonim yalnızlıkları dinliyorum.
Sen çanağı gözlerimde karmaşık duygular,
Gitsem bir türlü, gitmesem SEN türlü…
Bilemiyorum ne yapmam gerektiğini
Ve susturuluyorum bilinmezliklerimde.
Kararsız kararlarımın karanlığında,
Bilemediklerimin bilinmezliğine düşüyorum.
Sonra gözlerini çiziyorum yüreğime
Ve bilinmezliklerimin anlamsızlığını uyutan,
Bütün dizelerimi terk ediyorum,
Bilinmez boşluklara…
Ezberlerimi bozan adımların dolaşıyor avuçlarımda,
Geriye dönüş yeminleriyle,
Senden bir iz var diye,
Kendimi kentine adıyorum.
Bir cam kenarı yalnızlığında,
Hızla geçiyor yollar gözlerimin üzerinden.
Ne vakit düşürsem gözlerimi,
Ayrılıklara şahit camların ardına…
Çamurlaşmış toprakların,
Kin dolu bakışlar sunan bültenlerinde,
Çocukluğum güleç yıllarını kaybediyorum sen(s) sizce.
Ne vakit düşürsem gözlerimi,
Ezilmekten mutlu olan yolların bakışlarına,
Yolları göğsünden vuran araçların,
Kahkahalarında buluyorum kendimsizliğimi.
Yüzüme bakan hüzünler ellerini uzattığında ellerime,
Ellerimi bir hırsız mahkûmluğuyla,
Ayırmak istiyorum bileklerimden.
Ve bir otobüs dolusu yalnızlık kokan insan suretlerinden,
Kurtarmaya çalışıyorum içimde gizlediğim seni.
Şimdi iki şehir uzağındayım.
Gidişlerime geri dönüş duaları satın alıyorum,
Umutlarımla ödeyerek…
Sonra bir şeytan doğuyor içimde, aniden,
Ellerinde kendi kadar çirkin vesveseleriyle,
Sensizlik dolu replikler sunuyor sahnelerimde:
Yine dipsiz bir hasrete düşecek gözlerin.
Merak düşkünü hüzünler attığı taşlarla,
Gözyaşlarınla dolu çığlıklar koparacak senden,
Ve sağır olacaksın, yar dediğinin
Avazı çıktığı kadar susuşlarında!
Susuyorum çaresiz,
Ağlıyorum yokluğunun varlığı kadar
Ve uykularımın uykusuzluğunda,
Düş’lerimin düşkünlüğüne savruluyorum.
Korkuyorum, korkularımın korkusuzluğundan.
Sen Ak sıfatlı şehrimin,
En önemli paragrafıyken bende;
Ben sende cümlelerden kovulmuş
Ve tek başına hiçbir anlam ifade etmeyen,
Bağlaçların değersizliğine düşmekten korkuyorum.
Cümlesizliklerin bitimsizliğinde,
Yorgun bir edat gibi olmaktan korkuyorum…
Korkuyorum,
Etken yapılı mutluluklarımın sahibi olan,
Ve bütün geçişliliklerimi bana bahşeden,
İnayetini kaybetmekten…
Şimdi korkularımın vaveylalarında
Ensar’ım olmanı bekliyorum,
Muhacir masumluğuyla…
Şimdi altı harflik adının anlamında,
Mavi umutlar azat ediyorum,
Bütün katranlarımı soldurarak…
Maviyi nereden bulduğumu soran,
Simsiyah kelimelerime,
Mavi eşarbından yüzüne yansıyan,
Dirayetlerimi anlatıyorum.
Ve haykırıyorum;
Yüreğimin iç ceplerindeki deliklere,
Boyun eğen mutluluklarımın,
Bütün kıyametlerimi bertaraf edip,
Ellerinde kıyam edeceğini…
Bukalemun rengi perdelerim,
Bakışlarının yolunu gözlüyor şimdi,
Beyaz rengine soyunmak için.
Sevemedim kara lakaplı bu şehri.
Senin olmadığın her kent yabancı bana.
Bütün tekil yalnızlıklar elimde,
“Biz” çoğuluyla süslenmiş vuslatımı bekliyorum.
Şimdi günler sonra geriye dönecek olan,
Gidişimin sessizliğinde,
Kentsizce dolaşıyorum,
Adını bile bilmediğim caddelerde.
Kim olduğumu anlamaya çalışan bir kampüsün
Kim olduğunu unutmuş insanları arasında,
Kimliksizliğimi unutmayı düşlüyorum,
Amfilerin yıkılası kimliksizliğinde…
Sahte gülüşler, bütün ağlamaları içinde saklayan,
Fütursuz kahkahalar…
Geçmişine vurgun aşkın,
Öldürülmeyi dilenen bakışları…
Ve şehrin adını yüreklerine yoldaş eylemiş,
Kapkaranlık simalar…
Hepsi senin olmadığın bir kenti sevmemem için,
Kendime saydığım sebepler…
Bu yorgun kent avutamıyor sensizliğimi.
Boynumda yokluğunu yok edememenin,
Ateşli ilmekleri dururken;
Dili pabuç kadar uzamış acılarıma,
Gurbeti olduğum sesinin rengini ağlıyorum.
Ve misafiri olduğum yastığa,
Cevaplayamadığım bir soru düşürüyorum içimden:
Ben mi bu şehre fazlayım;
Yoksa bu şehir mi bana eksik? ? ?
Kayıt Tarihi : 9.3.2008 16:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)