Birlikteyiz,
Ama değiliz.
Aynı sofraya iki yabancı gibi oturuyoruz
Çatal bıçak sesleriyle konuşuyor artık kalbimiz,
Gözlerimiz tabaklara bakıyor, birbirimize değil.
Sen hâlâ “canım” diyorsun,
Ama sesinin tonunda yorgun bir nezaket var,
Sevgi değil.
Ben hâlâ elini tutuyorum, ama eskisi gibi değil;
Bir alışkanlığın zorla yaşatılan refleksi gibi.
Aşkımız öldü, sevgilim.
Ama cenazeyi kaldıracak cesaretimiz yok.
Birbirimize mezar taşı bakışlar atıyoruz
Kimse ilk küreği vuramıyor toprağa.
Odada yankılanan bir sessizlik var artık,
Bir zamanlar duvarlara sinen kahkahalar
Şimdi çekilmiş perdelere, asılı kalmış,
Sarkıyor üstümüze, koca bir ağırlık gibi.
Seninle aynı koltukta oturuyoruz ama,
Aklımız başka ihtimallerde.
Eskiden bana sarıldığında içimde açan çiçekler,
Şimdi sessizce soluyor,
Bir şey demeden, veda bile etmeden.
Hatırlıyor musun?
Birbirimize yazdığımız notları,
Bir fincan kahvenin altına saklanan umutları?
Şimdi kahveler sade, notlar suskun.
Umutlar çekmecelerde unutulmuş gibi.
Konuşsak…
Biter belki.
Ama konuşamıyoruz.
Yok olacak gibi geliyor o büyük aşk.
Hiç yaşanmamış gibi olacak her şey.
Böyle böyle yaşıyoruz,
Bitmiş bir aşkın, ölmemiş iki tanığı gibi.
Aynı evde, aynı suskunlukla.
Bazen düşünüyorum…
Belki de aşk, bitişini en sessiz yaşayan şeydir.
Gürültü, hâlâ umudu olanlara yakışır.
Bizden geriye kalan, Çoktan pes etmiş,
Ama vedayı erteleyen, iki kalp sadece.
Kayıt Tarihi : 10.8.2025 23:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!