…Ak yel esiyordu. İçine giren rüzgâra engellemek mi, yoksa yıllardır içinden ki fırtınanın bir anda taşmasını mı engellemek için mi bilinmez, adam paltosunun yakalarını dik pozisyona getirdi ve ellerini cebine sokup paltosunun önünü iyice kapadı. Arkasını döndüğü kadından birkaç adım uzaklaştı. Gözlerini akyele rağmen dağılmayan duman yüklü bulutlara dikti…
-“Her şeyi anlatacağım. Ama katilleri uzakta arama. Duymaya hazır mısın? ”
Kadın ellerini gizlediği paltosunun ceplerindeki astarı buruşturuyor, bir yandan da denizin azgın dalgalarına bakıyordu. Saçları fırtınada kopacak gibi savruluyordu, gözlerinin ferini silip süpüren fırtına yüreğindeki acıyı, karmaşayı es geçiyordu… Çok acıyordu canı. Çok! Devamını duymaya hazır mıydı? Önce dalgalarına set çekilmiş azgın denize baktı. Azgın dalgaların beyaz köpükleri sanki onun içindeki yaranın dermanıydı… Oturduğu banktan kalkıp iki adım atsa acıları sona erecekti… Sonra, adama baktı. Adam kale gibi dik ve heybetli duruyordu. Acıların fethedemediği adamın yüreğinde açıp dalgalandırmayı bekleyen bir bayrak saklıydı… Başını denize çevirirken gözleri yosun bağlamış taşlara takıldı. Ve…
-“Her şeyi duymak istiyorum! HAZIRIM.”
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Emeğinize sağlık...
Ve devamıda anlamlı arkadaşım + 10 la kutlarım N.K.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta