İki Günün Düşündürdükleri Şiiri - Yorumlar

Gürkal Gencay
12

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

annemden sakladığım bir gözaltının
işkence sonrası düştün yine usuma.
yağır yaraydı hücrem,
ve ben pusatsız uykuların özlemindeydim.
açtım, sigarasızdım,
şiir güzelliğince yağıyordu içime yokluğun
kağıtsızdım, kalemsizdim,

Tamamını Oku
  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın 30.04.2010 - 21:06

    Şafak Türküsü

    1
    beni burada arama anne
    kapıda adımı sorma
    saçlarına yıldız düşmüş
    koparma anne
    ağlama

    kaç zamandır yüzüm tıraşlı
    gözlerim şafak bekledim
    uzarken ellerim
    kulağım kirişte
    ölümü özledim anne
    yaşamak isterken delice

    2
    bugün görüş günü
    günlerden salı
    ıslak
    sarı bir yağmur
    ülkemin neresine bakarsa ay
    orada yitik bir anne ağlıyor
    sen aralıyorsun yağmuru
    acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
    sonra bir umut koşuyorsun
    yüreğin avucunda
    ısırırken
    çırpıntı gözlerini
    (ah verebilseydim keşke
    yüreği avcunda koşan
    her bir anneye
    tepeden tırnağa oğula
    ve kıza kesmiş
    bir ülkeyi armağan
    koşma anne
    birdenbire batacak olan
    düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
    oysa benim için gece
    ışık hızıyla koşan
    kısa ve soğuk bir zamandır
    bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
    uykusuz
    yorgun
    ve korkak

    3
    sanırım baytardı
    yüreğimin depreminde righter ölçeği çatlarken
    ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
    boş ver hypocrite amca
    üzülme ne olur
    sen de anne
    sen de üzülme
    hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
    ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
    ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
    korkak kahraman gecelerimi
    düşlerimle sınırsız
    diretmişliğimle genç
    şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
    usulca açılıverdi
    yanağımda tomurcuk

    pir Sultanı düşün anne
    şeyh Bedrettin'i
    börklüce'yi
    torlak Kemal'i düşün anne
    hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
    utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
    on sekizinde ölümüne pervasız yürüyen
    ince bilekli çıplak ayaklı Tanya'nın
    deniz'i düşün anne
    her mayıs şafağında uzun
    uzun döverken darağaçlarını
    ve o şafaktan doğma
    on bir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
    insanları düşün anne
    düşün ki yüreğin sallansın
    düşün ki o an
    güneşli güzel günlere inanan
    mutlu bir yusufçuk havalansın

    4
    sıcak omuzlar değerken omzuma
    buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
    bayraklar ve türkülerle
    kopunca memelerinden o mükemmel yaşama

    kurşunlar sıktılar alnıma
    açık alanlarda ağır
    kartalların konup kalktığı
    yalçın kayalardan biriydim
    ölüp dirildim yeniden
    güneşli güneşsiz akşamlarda

    mutlu yarınlar adına
    özgürlük adına ekmek adına
    ..........
    ..........



    Nevzat Çelik

    Sanırım bu güzel dizelerle pekte güzel örtüştü tkrr tebrıkler sevgıler.









    İki Günün Düşündürdükleri

    annemden sakladığım bir gözaltının
    işkence sonrası düştün yine usuma.
    yağır yaraydı hücrem,
    ve ben pusatsız uykuların özlemindeydim.
    açtım, sigarasızdım,
    şiir güzelliğince yağıyordu içime yokluğun
    kağıtsızdım, kalemsizdim,
    sevda ürünü tarlalarda göğeren hasretimdin
    menzile yatarken zulmün burcunda,
    öfkemin kabzasına
    bir sensizlik daha işledim.
    gece çıplaktı, ay çıplak
    duvarlar,
    parmaklıklar,
    ve ben çıplaktım.
    canımla uğraşıyordum sorgularda,
    bir de;
    silah sesli konuşmalardan sakladığım
    yokluğunla.
    döşümde çöreklenen yumruk yalımı,
    bileklerimde kelepçe ağrısı,
    gözlerimde cam kırığı hasretinin
    sancısı kanıyordu.
    ..ve ben kavganın esmer güzelliğinde
    sarışın direngenlikle karşı koymaktaydım
    kurşun yaralı kayaların üzerime devrilmesine..
    hey! direncimin kutsanmış çocuk gülüşlü kızı,
    özgürlüğe bilenmiş göklerin yıldızı,
    sevdam,
    sen, elimde pimi çekilmiş bombam,
    yiğidim,
    gözümün Nur'u
    gecemin ay'ı
    senindir artık bu gökkuşağı
    yeşiliyle, sarısıyla, kırmızıyla,
    senindir bu yağmalanmış kanayan yürek.
    nikotin kınalı parmaklarım,
    geçip de yakılmış bahçelerden,
    ve darmadağın edilmiş hanelerden
    kapına duru bir aşk söylencesi getirecek.
    ki, feryadı sende kaldı,
    eğilmezliği boynumun,
    ve bakışlarımda dokunduğun yalnızlığımın.
    açıldı çelikten kelepçeler,
    iki geceye,
    ve üç gündüze sığdırdığım
    has ölümler sınandı,
    kanatlanıp gitti canımın ağrısı,
    sönmesiz bir yangın yeri şimdi
    yüreğime astığın sitemin ağıtı.
    ürküler,ne filizlenir tenimde
    ne alnım çatından yiter ölümün uçurumları,
    serp tohumu kara bağrına toprağın
    ve sula gözüm yaşı ile,
    kanım ile,
    terim ile,
    yaban çiçekleri umutlansın.
    mevsiminde asit yağmurları,
    akar tüm sokaklar öznesine
    ve sevdan,
    gencecik bir servi dal misali
    boy verir yüreğimde.
    gürültülerin sırtıma kamburlanışından
    öğrendim dalga dalga seni,
    çığlık katarı soykırımların
    dudağımı ısıran tanımından...
    *
    hey! gülüşsüz sevinçlerimin çocuk sesli kızı,
    karanlık denizlerin ışık yüzlü yıldızı,
    sevdam,
    bir gözümdeysen;
    diğer gözüme emanet edemediğim
    yiğidim,
    yüreğimin Nur'u,
    aynı solukta türkülere durduğum.
    bir yıldızdır alnımda kurşun kurşun
    sevdamın tek kanatlı kuşu
    ve aşkımın tek taraflı tutuşuşu.
    öfkesi var sevdamın,kanıyor asırlardır.
    kafesten yeni kurtulmuş bir kuş gibi,
    maltaları,
    havalandırmaları yarıpta
    şaşkın ve ürkek
    bilinmeze kanat açmak
    ve bir hayale çıldırasıya sevdalanmak
    elbette cezasız kalmayacaktı.
    denizlerin bütün tekneleri batacaktı,
    birer birer düşecekti asmaların yaprakları,
    şarkılar susacaktı;
    ..ve bütün kuşlar vurulacaktı...
    kırılsın kalem,
    kesilsin cezam,
    suçluyum.
    ki, ben seviyorum yalnızca
    bu deli oyunda biliyorum,
    yani cezalı çocuğuyum oyunun,
    ebesiyim
    ve ortağı yok suçumun.
    şarkılardan falları ben tutuyorum,
    ve belki de,
    anlamak istediklerimi anlamaya zorluyorum,
    düşün;
    kendimi bile aldatıyorum.
    suçluyum elbette;
    suçluyum,
    yasak sevdalar büyütüyorum yüreğimde
    ben ki,
    yaşamın hep ''yaramaz çocuğuydum''
    ve hep şikayet edileni oldum.
    oysa,
    güneşi ellerinde taşımaya
    bedenlenmişti gözlerim,
    hiçbir ayrılığın resmine
    yakıştırmayacaktı kendini ümitlerim,
    bebeğinden,
    Bishnoi mavisi bakacaktı gözlerinin.

    ama,
    başımda esen hardal rüzgarları
    koca çınarları devirecekti,
    ve mağrur ölümler ile
    dışlanmışlığın mezarına
    platonik kanatlı kuşlar diri diri gömülecekti.
    avuçlarımda
    umut yaralı bir güvercin,
    ana karnında vurulan karaca,
    postuna sebep doğmadan boğazlanan kuzu,
    yaşamın kademsiz sokak aralarında yitecekti.
    sesimin kurşun kurşun oluşuyla,
    kara tufan düşer de çığrıma,
    bekler kınında cembiyeler;
    kamalar, hançerler,
    şom keskinliklere bilenecekti...
    baktıkça eskir yüzleri ergen kızların,
    yani,
    üstüme çöreklenen uğursuzlukların
    haramiliğine
    inatla sıkılmıştı yumruklarım,
    dayatmıştı,
    ama hiçbir diken
    ayaklarımızı yırtmadan
    boy atmamıştı,
    ve sevdam;
    yüreğimi böylesine kanatmamıştı.
    başımda bin bir türlü bela,
    bir o kadar da uğursuzluk var,
    üryanlığından utanan dağlara sorsunlar,
    yeminimi, kasemimi,
    madem ki cenkteyim
    bu savaşı kazanacağım,
    ya bir hocaya gidip
    kafamdan aşağı kurşun döktüreceğim
    yani,
    uğursuzluklardan kurtulacağım,
    ya da; kafama
    bir kurşun sıkacağım! ..

    Gürkal Gencay





    Cevap Yaz
  • Şeref Öztürk Usta
    Şeref Öztürk Usta 28.11.2006 - 22:08

    Bir ucundan girip sonuna kadar zerre kadar sapmadan menziline giden ok gibiyse satırlar, düşerken bile eğrisini göstermez.İnsan yaşamazsa bilemez, duyamaz,diyemez 'vebir çakır diken ayaklarımızı kanatmadan büyümez' deniyorsa bir öyküde, bir şiirde yaşamdan beslenmiştir, başka türlü söylenemez. Mutlaka daha çok yazmalısın kinin kınında paslanmadan.Şeref Öztürk usta

    Cevap Yaz
  • Sevinc Kavuk
    Sevinc Kavuk 21.11.2006 - 23:23

    bu kadar güzel anlatım gücünü ne kadar az için kullanmanın hüznünü yaşadım burada... yetenekleri, düşünceyi açımlamaya olaylar yeterliği olarak kullanmayı az buluyor olmakla, beklentilerimi yüksek tutuşumla hayal kırıklığıma neden kendim olmuş oluyorum, bilincindeyim bunun... sevgilerim, saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Dilek Işık
    Dilek Işık 05.11.2006 - 11:37

    nur
    nurlan

    Cevap Yaz
  • İrem San
    İrem San 07.04.2004 - 01:50

    ya açıkça söylemek gerekirse okumaya üşendim. bu şiir değilde biraz roman gibi olmuş... çooookkk uzun..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta