Bedenim de ruhum ruhumda ayrık iki duvar
Yağmurlarda savruk yangınlarda kavruk umutsuzca
Ecele özlem var ömre sitemim dile geliyor apansız
Korkmak değil yok olmak dan soluksuzum iki duvar arası
İki duvar arasın da sıkışmış bir kalp acıyor yanıyor kanıyor
Belek, belek delinmiş sancılı yaralarım var devası olmayan
Sitemler aciz kalıyor yaşanılmışın umudu yitik belirsiz
Yarından duvarlarım karalanmış çizik atılmış satırlara yer yok
Kim bilir bunu hak ettiğimi düşünmedim düşlemedim
Sarkıttığım saçaklardan yağmur gibi sel gibi sancılı bakışları
Dünü bu güne satmış dağlıyorum ağlatıyorum sözlerimi gözlerimi
Matemler tutuyorum karalara bürünüş yetersiz haykırışında
Bilmek değildi hissetmek varmıştı düşünmediğim miladın
Kırık düşler bırakmışım bilmeden bu güne miras dünün sancısı
Çekiçler arıyorum yıkmaya duvarlarımı bumlamıyorum
Korkular yağıyor saplanıyor ruhumu aralayamıyorum
Sancılı sitemler artıyor git gide yokuş mu iniş mi belirsiz
Sözlerim kapaklanıyor ayaklarıma yalvarış ta prangalar gibi
Sanki bir seslenişle yıkılacak gibiydi sancılı duvarlarım
İmkânsızlığına aldanmış ruhum salıverdim sevdayı
Kerpiç mi demir mi belli değil yapısı yıkılmamasının
Etten duvar mı yoksa durmadan kanayan yaranın
Sokaklar ıssızlıkla sessizlik arası bir demde yine
Kovuk mu kaldım yoksa boğuk mu buz mavisi yalnızlığımda
Bir adımda sanki kırılacakmış gibi iki duvar yanıltıyor
Adım attıkça yükselişe geçmekte direnişler anlamını kaybetmiş
Sanıldığından daha derin içimde kalan boşluklar
Ruhumu boşluklardan arındırıp yıkamıyorum duvarlarımı…
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,