…………………….Sabah ilk ışıkları camdan içeriye vurmaya başlamıştı. İlk ışıklar civciv kafesinden içeri vurmuş civcivler ötmeye başlamışlardı. Gece de bazen ötüyorlardı. Gece bir ara Ayşe seslere uyandı ama bir şey anlayamadan tekrar uyumuştu. Bu sefer gözlerini cama doğru cevirdi hayretler içerisinde civcivleri gördü ve bir çığlık attı. Ay! Ne harika şeyler bunlar diyerek. Hemen kafesten bir tanesini avucuna alıp yatağına geri döndü. Seda, ne oluyor kız! Ne bağırıyorsun. Gözlerinin biri acık diğeri kapalı uykulu, uykulu döndü. Ayşe’nin elindekini görünce bir çığlık ta o attı. Nereden buldun onu! Bana da ver dedi. Aaaa bu benim kafeste daha çok var. Bir tane de Seda kaptı. A bunlar çok şeker diye öpücükler kondururken. Arzu da uyandı. Ne bağırıyorsunuz! Rahat bırakında uyuyalım. Seda hadi kalk ta dökül! Dedi. Ne dökecekmişiz! Akşam ne yaptın kız anlat bakalım. Dökülmezsen sökül! Sen var ya sen, ne yere bakan, ne yürek yakarsın. Ayşe’ye bakarak, kızın sevgilisini aldın elinden değil mi? Ya ne diyorsunuz? Kimin sevgilisini almışım? Ayşe’nin! Kimmiş benim sevgilim. Ömer, Ömer kim olacak. Git Allah aşkın Seda dalga mı geçiyorsun. Onun gözü hep Arzu’daydı zaten. Bizim ki platonik kızım. Olsun koskoca İstanbul bizde buluruz bir Ömer. Bak Arzu’nun gözlerinin içi gülüyor. Benim arkadaşım mutlu olsunda biz bir şeyler buluruz. Kız anlatsana bu civcivleri nereden buldun. Ömer almış. Yaa seni dört tane civcive mi kandırdı. Öff ya ne kandırması. Ben kandırdım! Sonra hep beraber gülüştüler. Ayşe çığlık attı. Yaa bu elime pisledi. Seda; hayvanı mıncıklarsan olacağı oydu, demeye kalmadan. Ay ya benim de yorganıma yaptı, bunlar şans getirir mi? Arzu; karıştırdınız galiba o güvercindi. Birde başınıza yapmalıydı. Uff ya bizde şans olsaydı Anamızdan Arzu doğardık. Hadi sökül artık! Arzu akşam olanların hepsini anlattı. Ayşe, tamam Ömer’in işi bitmiş gibi görünüyor. Seda benim amcaoğlu gitti desenize! Arzu; durun ya ne oluyorsunuz ortada fol yok yumurta yok. Seda ve Ayşe hep bir ağızdan ohoo civciv bile olmuş. Sonra bir yastık kavgası.
…………………….Arzu civcivlerin yemini suyunu koydu ve giyindiler, fasulye paketlerini de alarak güle oynaya okulun yolunu tuttular. Arzu, fasulyeleri laboratuar da inceledi. Evet, harika sonunda başarmıştı. Bunlar süper fasulyelerdi. Bütün çalışmaları başarı ile tamamlanmıştı. Tezi tamamdı. Tek sınavları kalmıştı. Akşam okuldan çıkarken, birden karşısında Ömer’i gördü. Elinde harika papatyalarla vardı. Merhaba Arzu bunlar senin için! Arzu papatyaları aldı kokladı. O an yüce dağdaki Kemal’le üzerine yattıkları çayırlık aklına geldi. Papatyaların kokusu o sahneyi aklına getirmişti. Teşekkür ederim Ömer çok naziksin dedi. Seda ile Ayşe gülüştüler. Ayşe, Ömer’e takıldı. Aaa bize yok mu? Yaa çiçekçi de sadece bir demet kalmış. Bir daha ki sefere size de alırım dedi. Hay di kızlar sizi yurda bırakayım dedi. Seda, Ayşe’ye göz kırptı. Bizim Ayşe ile bir işimiz vardı. Sen Arzu’yu bırak dedi. Arzu, saf, saf! Seda bana bir şey söylemediniz. Bende sizinle geleyim dedi. Bizim Ayşe ile bir işimiz var. Yaa özel bişi, sonra anlatırım! Dedi ve Ayşe yi kolundan çekerek hadi biz gittik. Sonra görüşürüz dedi. Ömer, Arabanın kapısını açtı. Arzu’ya buyurun Hanım Efendi, gideceğiniz yere kadar bırakayım diyerek referans yaptı. Arzu’da ay çok mersi çok naziksiniz diyerek arabaya oturdu. Ömer de arabaya oturunca bir gülüştüler. Arzu beni çok şımartıyorsunuz sonra şımarık bir kız olurum karışmam! Sen istediğin kadar şımara bilirsi! Arzu dedi. Arzu eee beni nereye götürüyorsun? Yurdaaa! Olmaz ben yurda gitmek istemiyorum! Bir düşüneyim seni nereye götürebilirim! Tamam, buldum Çamlıca! Sen hiç gittin mi? İsmini duydum ama gitmemiştim. Tamam, o zaman!
…………………….Yolda hiç konuşmadılar. Arzu birden Kemal’i hatırladığını düşündü. Hala unutamıyordu. Papatyalar mis gibi kokuyordu. Ne harika gündü o gün ne kadar mutlu olmuştu. Yüce dağdan inerken, papatya tarlasında yattıkları anı, bir daha yaşayamayacaklardı. Hep bir şeyler olduğunda Kemal’i hatırlamak zorun damıydı! Hala aklı almıyordu neden beni severken böyle bir şey yapmıştı. İyi ki onları o halde kendisi görmemişti. Acaba arkadaşı yalan mı? Söylüyordu! Ama kaç aydır hiç aramamıştı Kemal. Mesaj da gelmiyordu. Çok dalmıştı boğaz köprüsünden geçerken hep heyecanlanır dı ama şimdi hiç fark etmedi. Kemal’in yüzü gözleri aklından hiç çıkmıyordu. Gözleri yaşardı içinden bir şeyler kopuyordu ne kadar canı yanıyordu. Hiçbir acı bu kadar özlem duyarken canını yakmamıştı. Gözyaşları esmer teninden iri inci taneleri gibi boşalıyor, güneşte ışıltılar saçarak dudaklarının üzerinden papatyaların üzerine damlıyor. Işıl, ışıl papatyaların üzerinde saçılıyordu. Ömer gişeleri geçince arabayı sağa çekti. Arzu arabanın durduğunun bile farkına varmamıştı. Artık hıçkıra, hıçkıra ağlıyordu. Ömer’in bile gözleri yaşarmıştı. Hiç kendini böyle çaresiz hissetmemişti. Ne yapabilirdi. Arzu’yu seviyordu. Bunu kendine çok sormuştu. Âşık bile olabilir dı! Arzu ‘ya, bir kadına hiç bu kadar yakın hissetmemişti kendini. O her zaman kadınları kendi zevklerinin bir parçası olarak görmüştü. Belki de terk etiği onca kadının bedduasını mı? Çekecek ti! Şimdi eli ayağı dolaşmış ne yapacağını bilemez haldeydi. Sevdiği kadın başka biri için ağlıyordu. Bu ne biçim bir kaderdi. Elini Arzu’nun omzuna attı. Çok nazik bir şekilde gözyaşlarını eliyle siliyordu ama sanki sular boşanıyordu gözlerinden. Eleri ıslanmıştı. Arzu başını Ömer’in omzuna yasladı. Hala Kemal gözünün önünden gitmiyordu. Ne olur daha ağlama bak bende üzülüyorum diyerek saçlarını okşuyordu Arzu’nun. Birden Arzu Ömer’in Yüzüne baktı. Hakikaten Ömer’in de gözleri yaşarmıştı. Haksızlık ediyorum sana seni üzmeye hakım yok Ömer dedi. Ömer; Kemal değil mi? Ben sana unutturacağım! Onu. Daha çok yeni yavaş, yavaş unutacaksın pişman oldum papatyaları aldığıma eminim onlarla ilgili bir anınız vardı. Arzu bir çırpıda anlattı. Senin her şeyi bilmeye hakkın var. Sen benim sığındığım tek limansın sen olmasan ben boğulurdum her halde! Her zaman senin yanında olacağım Arzu merak etme seni hiç yalnız bırakmayacağım söz veriyorum. Bana güvenebilirsin! Ömer içinden yaa ben neler söylüyorum birisi duysa benimle dalga geçerdi her halde diye aklından geçirdi. Bu güne kadar hiçbir kadına veya kıza böyle sözler söylememişti. Kendi bile şaşırdı! Arzu hadi bırakalım bunları artık gidelim! Tamam, hadi götür beni!
…………………….Önce Kısıklı da ünlü bir fasulyecide yemek yediler. Fasulyelerini yerken, çalışmasının çok başarılı olduğunu, Yetiştirdikleri fasulyelerin tahmin etiklerinden çok daha iyi sonuç verdiğini, anlatı. Sonra Çamlıca ya çıktılar. Ne harikaydı İstanbul buradan, her yer ayaklarının altındaydı sanki. Ney sesi bu ortama çok uyuyordu. Tarih, modern İstanbul ve gecekondular hepsi bir aradaydı. Gün batımını buradan seyrettiler. Akşam kahvelerini içtiler. Sonra akşamın ilerleyen saatlerinde Çamlıca da bir cafe barda da müzik eşliğinde dans etiler. Halay çektiler. Harika bir gece geçirdiler. Gece dönerken boğaza indiler. Bir parkta banka oturdular. Denizi seyrederken Ömer birden bire Arzu ya Seni Seviyorum dedi. Arzu anlayamadı. Çünkü daha yeni tanışmışlardı. Ömer’in nasıl biri olduğunu Seda’dan çok dilemişti. O kolay, kolay birini sevemezdi. Aslında Ömer gerçekten çok harika biriydi. Çok nazik, çok centilmen ve hoş bir adamdı. Ömer bugün kendine çok şaşıyordu içinden yine ben ne dedim ya diye geçirdi. Ama bir kere söylemişti işte. Biraz sessizlik oldu. Sonra Arzu sen ne dedin! Dedi. Seni Seviyorum dedim! Ben bile kendime inanamıyorum ama seni gerçekten seviyorum sen harika bir kızsın. Arzu çok şaşırdı. Ama Ben sana bu güzel kelimeleri söyleyecek durumda değilim Ömer! Kendimi hazır hissetmiyorum. Hala Kemal’den bir şeyler var içimde, Seni üzmek istemem! Olsun sen benim seni sevdiğimi bil! Ben seni beklerim. Sende hazır olduğunda bu kelimeleri bana söylersin. Arzu Ömer’in boynuna sarıldı onu yanaklarından öptü. Sen çok iyi bir insansın söyledikleri gibi birisi değilsin. Aslında ben o söyledikleri gibi biriyim Arzu! Ama sen çok farklısın inan yüreğim çok farklı atıyor senin yanın da! Gerçekten böylemi düşünüyorsun Ömer! Kesinlikle Seni Seviyorum…
…………………….Sonra arabalarına bindiler, Ömer, Arzu’yu Yurda bıraktı. Arabadan inerken Arzu tekrar akşam için teşekkür etti ve Ömer’in boynuna sarıldı ve yanaklarından öptü. Yurdun kapısında, güvenlik görevlisi ile yine ufak bir sürtüşme geçti ama Arzu aldırmadı. Uçar gibi merdivenleri çıktı. Sessiz bir şekilde üstündekileri bile çıkarmadan yatağına yattı. Bu sefer çok kötü yakalanmıştı. Birden ışık yandı. Seda ve Ayşe Arzu’nun başına dikildiler ve civcivler bile uyanmıştı. Aaa yeter artık be hem bizi ektin hem de geç kaldın. Kızım ne oluyoruz. Kızlarrrr size üç kelime söyleye bilirim. Hayır hepsini anlat! Siz bilirsiniz ben uyuyorum o zaman! Tamam, tamam söyle hadi! Seni Seviyorum dedi! Vaoooovvv bizim çapkın yelkenleri çabuk suya indirmiş anlaşılan. Lan kız çok şanslısın. O yaşadık yengeme müjdeyi vereyim. Kesin bu işten çok para kazanacağım. Gelsin paralar! Seda sakın öyle bir şey demiyorsun seni parçalarım…!
16.04.2006
Kayıt Tarihi : 16.4.2006 06:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!