İki damla göz yaşı Şiiri - Serkan Bol

Serkan Bol
315

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

İki damla göz yaşı

Bugün maziyi hatırladım.
Maziyle bugün arasına köprüler kurdum kendimce.
Seninle bugün arasına.
Bugün seni hatırladım.
Senden kalanları hatırladım
O günü;
İki damla gözyaşını hatırladım.

Mevsimlerden bahar,aylardın mayıstı:
Değişmiştin o yıl,
Gökyüzünden doyasıya ilham alıyordun.
Bedenin aynalara dans ettiriyordu,
Hüküm sürüyordun aynalarda.
Sanki prenstin aynalar karşısında.
Demiştim ya mevsimlerden bahar
Her adımın bir hayat,
Gök kubbeden düşen her yağmur tanesi,
Gönlünde adeta bir nehir oluşturuyordu.
Cıvıl cıvıldın.
Bilmediğin duygular tarifsiz heyecanlar içindeydin.
Bazı duygular bazı heyecanları yaşarken adeta tir tir titriyordun.
Gönlünden kulağına fısıldayan sesi duydukça;
Heyecandan hayat doluyordun
Gönlünün nameleri seni adeta sonsuz bir mutluluğa yükseltiyordu.
Kalbinden doğaya aşk nehiri akıyordu.
Kalbinin her atışında seyahatten seyahate çıkıyordun bulutlar ötesine,
Bilmiyordun
Ya da biliyordun
Sen aşık olmuştun.
Aşk aşk diye diye aşk denizi oluyordun.
Bekleyişin aşk,yürüyüşün aşk,
Aşktan sevgi yumağı olmuştun,
Pınar olmuştun aşk pınarı.
Yukarı çıkışında aşk hep o pencerede,
Kahve renkli o pencerede.
Aşağıya inerken adeta uçuyordun.
Kahve rengini görünce.
Pencereden gönlüne yansıyan bakış;
Adeta seni dünyadan koparıyordu.
Bambaşka hayatlara gidiyordun.

Mevsimlerden bahardı.
Aylardan mayıstı.
Aşk bambaşka olurdu.
Mavi gökyüzü, yemyeşil bahçeler, rengarenk güller ve bülbüller...
Adete aşk şehrine dönüşmüştü senin için her şey.
Senin için doğa dile gelmişti.
Kuşlar senin için şakıyor,
Bülbüller senin için dile geliyordu adeta.
Günleri gündüzleri başka başka yaşıyordun.
Gecelerde yıldızlar senin için parlıyordu.
Güneş o günlerde ayrı selamlıyordu sabahları.
Lale bahçeleri hayat olmuştu.
Pembe’nin ayrı yeri vardı sende.
Gönül vermiştin yere göğe.
Hopluyor, zıplıyor, keyif üstüne keyif....
Lakin anlatmalıydın bu aşkı,
Gönlünde yanan bu alevi paylaşmalıydın,
En önemlisi de bu alevin sahibine teslim etmeliydin gönlünden geçenleri.
Ancak bu o kadar da kolay değildi.
Ki daha önce böyle bir şey yaşanmamıştı sende.
Çarşamba günü, saat 21:45'de gelmiştin.
Biraz durgun, biraz mahcuptun konuşamıyordun.
Gözlerine baktıkça sanki utanıyordun.
'Anlat! Anlat ki rahatla' demiştim sana.
Ve sen de bir çırpıda anlattın gönlünü,
Gönlünün namelerini,
ve ' destekle' demiştin.
Hatırlıyorum o geceyi,
Cesaret yumağı haline dönüşmüştün.
Haykırıyordun adeta,
bütün kainata meydan okuyordun,
Doğada sanki sadece senin sesin vardı o dakikada.
Aslında senin cesarete de ihtiyacın da yokmuş ya
Biz anlamıştık oracıkta.

Mevsimlerden bahar, aylardan mayıstı.
Günlerden salıydı.
Büyük gün gelip çatıvermişti.
Heyecan heyecan,
Buram buram terliyordun.
Esmer tenin inadına kırmızı olmuştu.
Dudakların kup kururu hatta ve hatta çatlayı vermişti stresten.
Saat on civarıydı, yaza ramak kalmıştı.
Yokuştan yukarıya doğu çıkıyordu
Gölgelere bezenmiş yol civarında sevdiğin.
Ve sen...
Bir bakış, içinden de haykırış.
Yavaş yavaş, birazda usulca gidivermiştin yanına.
Bende seni uzaktan seyrediyordum ya.
O anda zaman durdu.
Sadece dünyada sen ve o vardı.
Ellerin sağ göğsüne doğru gidivermişti,
beyaz gömleğinin cebine.
En sevdiğin rengi yani kırmızıyı en sevdiğine takdim edivermiştin.
Ellerindeydi artık o gönlünden kopan ' sevgili en sevgili' diye başlayan nameler.
Artık sükut etme zamanıydı.
Kainat sükut etmişti.
Gözler ve gönüller konuşmalıydı.
Bir bakış atıverdin gözlerine ve gönlüne,
Çekilivermiştin bir adım gerisine,
Evet bekleme zamanıydı.
Bekletme zamanı.
Bekledin, bekledin sonra....

Sonrası bilinmez nedendir umut yerine kaosa terk edivermişti.
Bahar gitmiş yerine güz sarısı gelivermişti.
Gözler ve gönüller ayrı ayrı akıveriyordu.
Gönlünden kopan ateş parçası gözlerine öyle etki edivermişti ki;
Zaman adeta param parça oluvermişti.
Gözlerde nem ve iki damla yaş.
Mevsim sanki sonbahar.
Hafiften rüzgar
Gönlünden kopan namelerde karayel,
Savrulmuştun;
Savrulmuştu gönlünün nameleri yukardan aşağıya.
Sevgilinin eteklerinde,
Artık her şey ayaklar altında,
Ve sevgilin;
Sevgilinde mahcupluk, biraz da ürkeklik,
Ve gözleri ayak hizasında;
Korkuyordu ve korktu.
Korkuları korkutmuştu onu,
Ve visal
Visal sonsuza kalmıştı...
Aynı duygular paylaşılsa da,
Aynı hayatlar hayal edilse de
'Hayırdı' cevabı.
Anlamamıştı sevgili yar seni.
Anlayamamıştı mesafeler seni
Anlamamıştı hayat seni.
Arık gün dönmüştü senin için.
Çalıkuşun da ürkek,
Ve şehir de gurbet...

Mevsim bahar, Aylardan mayıs, günlerden salı.
Sabah coşkusu yoktu artık.
Gece üzerimize çökmüştü,
En sessiz geceydi yaşanan senle.
Küsmüştün bir kere.
Kainata, doğaya, insanlara.
Kendine ve geleceğine küsmüştün.
inanmamıştın zamana ve mekana,
İnanamamıştın 'Sevgili yar'a'

Gece karanlık değildi aslında,
Gök kubbede sana inat yıldızlar cümbüşü vardı.
Ancak senin gönlünün yıldızı kaymıştı.
Dolayısıyla yabancı kalmıştık gökyüzüne ve geceye.
O gece üç kişiydik.
Son gecemizdi birlikte yaşadığımız.
Konuşmuyordun bizimle,
Duymuyordun hatta ve hatta nefes bile almıyordun.
Gönlün hazanı yaşayan gurbet gibiydi.
Gönlünün gülü kuruyuvermişti.
Donuk bir bakış,
Son bir bakış o malum yere.
Gönlünden yağan yağmur,
Ve düşler,
Düşlerinden geldi gözlerine gelmişti haberi:
iki damla yaş.

Sonradan duydum gideceğini,
Karar vermiştin zaten o gece belliydi.
17 Haziran günüydü,
Günlerden cumaydı ve sen gittin.
Giderken yüreğini de götürdün.
Yollara terk ettin rüyalarını ve hülyalarını.
Gönlünden kopan nameleri şehrin boşluğuna bırakıverdin.
Gittin ve bir daha dönmedin.
Gittin ve bir daha haber vermedin.
Senden tek hatıra kaldı
İki damla gözyaşı.

04/03/2009 SARIZ/KAYSERİ

Serkan Bol
Kayıt Tarihi : 23.4.2009 16:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yıllar öncesini anlatan, çok uzun zamandır düşünüp de hayata geçiremediğim bir şiirdir bu şiir. İki damla gözyaşında bir çok insan kendinden bir şeyler bulacağını düşündüğüm bir şiirdir. İşte burası benim için yazıldı diyenlerin çok olduğunu düşündüğüm bir şiirdir. Saygılarımla....

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Serkan Bol