İki Aşk Yılı Kadardı Aramızdaki Yakınlık

Bu şiiri bana ithafen yazan kıymetli varlık;

Kalbimin kuytu karanlığında saklanırken, ufuğun ötesini gördüm işaret parmağının ucunda.
Yüreğim, ufuk çizgisinin ötesinden yüreğinden gelen sese kulak verdi.
Turuncu zamanlarda ağaçlar çiçeğe durdu...

………………………!

‘İki aşk yılı kadardı aramızdaki yakınlık;
Sen, ağaçların çiçeğe durduğu mevsimde doğmuştun,
Ben, turuncuların süpürüldüğü…’

1.
İki buluttuk, düşlerde şekillenen
İki çiğ tanesi
Parıldamak için sabahı bekleyen.
Uzak yakınlıklardı yaşananlar
Çeliğe su verilmemişti henüz
Bütün masalları dolaştık gece gündüz
Bütün düşlerde takla attık
Ve….
Bütün yolculuklarda
Kendi göçümüze ulaştık.

2.
Kırlangıçlar geçerdi göç yollarımdan
Yaban kazları, flamingolar
Kitlenmiştim yüz yıl önce bir güz mevsiminde
Kendim gibi bir pencere kırlangıcına
Anahtarı yoktu düşümün
Ve göç yolu haritası.
Bilmediğim iklimlerde
Bilmediğim roman kahramanları
Ben…
Buzul çağını yaşayan bir kaya parçası
İçi boş kabuklardı görüntüler
Fosilleşmiş zamandan
Zaman bile yoktu
Düş yollarıyla göç yollarını çakıştıran.

3.
Haziranda buz kesmiş yüreğimde
Hayat bir yontuydu.
Düş gezginleriydik biz
Flu bir gökyüzünde
Başlangıcın baharında
Bir yağmur öncesi
Gökkuşağını görmüştük:
Yağmur sonrası parlaklığında
Patlamış mısır eşliğinde seyredilen bir filmde
Best seller olmuş bir kitapta, zamansızlık içinde.
Çağlar aşımı hit olmuş bir müzikte
Kendi gerçekliğimizde
Tüm geceleri gündüz eyledik.
Yine de
Geç kalmıştık nisan yağmurlarına
Berekete geç kalmıştık.

4.
Mavi mutluluklar düşlerdik
Hayal çıkmazlarında
Açmakta geç kalmış karanfilleri çoğaltırdık
Gülümsemelerimiz
Hep biraz hüzün çiçeklerini andırırdı
Taç yaprağı kocaman
Bilmezdik nasıl paylaşılırdı hayat denen kuytuda zaman
Görmezdik kendi bataklarımızda açan nilüferleri
Ama hep isterdik
Hep beklerdik Godo’yu bekler gibi
Bir şimşek zamanı aydınlığında….
Ve bir şimşek aydınlığında.
Sevginin çoğul yalnızlığında
Sevgiye karıştık
Ufuk çizgisini yırtarak

14.09.2005