İçimden geçen duygumu yoksa figan mı?
Haykırmaktan nefesim kesik
Tutunamıyorum kırık dallara yanıyor ellerim
Umutsuzca sürüklüyor ruhum bedenimi sonsuzluğa doğru
Kor mu yoksa buz mu bilmiyorum bedenimi sarmalayan
Kapısına yattığım tanrımı yoksa kumlu onu da göremiyorum
Hayâsızca kendimden utanır gibiyim
Ölçüsü yokmuş ne sevginin ne nefretin
Tümünü ruhumda toplamış mayın gibiyim
Kimin basacağı belli değil üzerine
Yeri de belli değil öyle ki kendi adımlarımda yok olurcasına
Mahşerde sanki korkularım buluşuyor ruhumla
Sevgi bekliyor sarmalamaya yüreğim
Acılara boğuluyor gözlerimin sitemi
Öyle ki gözyaşım bile isyan gözlerime bakışındaki nuru kaybetmiş gibi
İntikam alır gibi gözyaşlarım gözlerimden kör bakıyor yarına
Geçmişe sünger çekip geleceğe adımım yok bu günü tükettim yarına gücüm yok
Duygusuz kıyamını giydim yalan dünyanın
Bedensiz kalmış ruh gibiyim ne ölü ne diriyim
Kendimden öte kayıp biriyim
Acıyor mu susuyor mu dilim onu da kestiremiyorum
Korkularımla yüzüm karanlık tebessümüm yok acıyor tahammülsüzüm artık eskisi gibi değilim
Kırmak yoktu hani sözler vardı umuda yelkenler delik teşik fırtınalar sallandırmıyor bile yol almak için
Denizlerin hırçınlığını gördükçe kendimden korkar gibiyim ruhumun fırtınası denizleri durultup dondurmaya yetiyor
Kinayesiz sözlerim ele değil kendime benliğime
Yok oluyorum kayboluyorum iki âlem arasında yol bulamıyorum
Ne sevgiyle su buldum ne öfke denizinde bir damla suya boğuldum…
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum