Bektaşi’nin biri bir gün,
Yıkanmak için hamama gitmiş,
Yıkanmış, paklanmış,
Masajını yaptırmış.
Sıra gelince hesaba,
Sormuş Bektaşi hamamcıya:
-Borcumuz ne kadar acaba?
Hamamcı:-İki akçe yeter bey Baba,
-Bektaşi bakmış cüzdanına,
Cüzdanında yokmuş hiç para.
-Sonra versem olmaz mı?
Görüyorsun ki cüzdanımda,
Kalmamış hiç para.
Hamamcı öfkelenip,
Bektaşi’nin elbiselerini kucaklamış,
-Ya parayı ödersin,
Ya da buradan üryan gidersin.
Bektaşi bakmış pabuç pahalı,
Parayı ödemezse üryan kalacak,
Başlamış Allah’a yalvarmaya:
Ey alemlerin rab’bi,
Bana acele iki akçe gönder de,
Hamamcının şerrinden kurtar.
Tam o sırada şiddetli bir deprem başlamış,
Ortalık birbirine karışmış.
Bektaşi,Elbiselerini alamadan,
Kendini dışarıya zor atmış.
Yakında ki bir camiye sığınmış.
Bakmış ki camide yalnız bir imam,
Oturmuş yalvarıyormuş Allah’a:
_Ya Rabbim bana acele,
Bin altın gönder ne olur.
Bu duayı işiten Bektaşi,
Yaklaşmış imamın yanına:
-Hiç boşuna çeneni yorma hoca,
Bana iki akçe vermemek için,
Hamamı üstümüze yıkan mübarek,
Sana bin altın gönderir mi hiç,
Hemen dışarıya çık ta,
Bak sen de canını kurtarmaya.
Kayıt Tarihi : 17.10.2006 19:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bilinen bir Bektaşi fıkrasını geliştirerek, Şiir diliyle anlatttım.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!