Kimi çok üşüdüm sobayı yak der
Kimi ekmek alamam fırın uzak der
Kimi görmüyorum gözlüğümü tak der
İhtiyarlık başa bela demişler.
Kimisi kalkamam elimden tut der
Kimisi yatamam yastığı at der
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Tutun ellerimden ben de kalkayım
Su dökün de elim yüzüm yıkayım
Yalnızım kendime nasıl bakayım
İhtiyarlık başa bela demişler.
Elden ayaktan düşmeden göçmek gerek bu dünyadan. İhtşyarlık başa alınacak dert değil çünkü.
Kutluyorum dizelerinizi ve yüreğinizi. Saygılar
Tebrikler sayın abim...güzel bir ihtiyarlık şiiri...saygılarımla.
gerçektende hayatta karşılaşacağımız zorlukları anlatan duygulu güzel bir şiir olmuş.ağzına kalemine sağlık.
yusuf
Yüreğine sağlık...
Dillerine sağlık...
Tebrikler.
Saygılar.
Çok güzel,
hakikat bu ya,
'galiba ben de yaşlanıyorum'
Ama razyım, Allaha şükür !
Kutlarım.
Süleyman kaya
yok yok , değil... başa bela olan ihtiyarlığa dair olan saydıklarınız değil ; yani olması gereken fiziki gereksinimler.. buna can kurban.ve tabii serzeniş de olur ve istemedikleri halde farkedebilirseniz ilgi istekleri, çook normal... biricik anam , babam gibi.. başımın üstünde yeri olanlar...
asıl '' gereksiz huysuzluklar '' kötü. sürahi anne benzeri gibiler örneği!
vaktiyle aynen böyle birine tanık olmuştum , bir arkadaşımın babaannesi ; kan kusturuyordu oğluna , gelinine , torunlarına !! ve çok daha kötüsü sürekli '' hastayım , mutsuzum , ilgiye ihtiyacım var , bana bakmıyorsunuz , onu getir , bunu götür, kaprisler ; sözlü olanın dışında '' fiili saldırganlık''.... efektlerinde mutsuz kıldıklarından öte asıl mutsuz olan kendisiydi...farkında olmadığı.
aslına bakarsanız huysuzluğun çekilir çekilmezliğinin yaşla falan da ilgisi yok !:) ya... neyyse.
hımm... demekki neymiş , ben ben olayım huysuz bi ihtiyar olmayayım yakın gelecekte:)))
İhtiyarlık hepimizin kapısında.. inş tonton birer ihtiyar oluruz... hani adile naşit misali aman aman hulusi kentmen karakteri olmayalımda....Aklıma neler getirdin ya üstad... yüreğine sağlık
TEBRİKLER ÜSTAD.
HARİKA BİR YAŞLILIK ŞİİRİYDİ...
SAYGILARIMLA
Her genç birgün mutlaka ihtiyar olacaktır. Kotaya takıldık listeme alamıyorum ama puanımla destekliyorum.Tebrikler M.Ali bey selamlar
Anlamlı..vede güzel..kutlarım..
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta