…Kendinden başka derdi kalmamış kimsesiz insansın
Kendine yeniden başlayacak zamanın yok…
İhtiyar en kimsesiz ihtiyar 
kakülün gölgede bıraktığı 
                                   denizin yüzü gibiydin
                                   ve balık burcuydu gamzen
bambaşkaydın 
                                   nasıl da ince, yeni ve narin
                                   titreyen ıslak bir leylak dalı
toprağa dikilmiş kırılgan fidan gibi 
                                   kök saldın, meyve verdin
toprakla paylaştığın sen işte bu sendin
                                  güzellik ve nektardın
bir ağaç büyürdü içinde 
                                   hiç durmadan çiçek açan
                                   Poyraz Kızıydın
yüreğini ışıkların kırdığı
yer altı suları bilirdi bunu
                                   incirlerde gün batarken
                                   saçlarında yanık defne demetleri uyurdu 
berrak sular bilirdi bunu
seni dile getiren heceler yağmurun
                                   çimenlerde bıraktığı ıslaklığın sesiydi
suyun ıslak kaderine
ağacın yeşile alışkanlığına 
                                   aşinaydın
ayın olmadığı bir siyahın içine
pulsarın kapatılışı gibi
                                   döküleceğine inanırdın 
kederlerin
uzun süre yattın çuha çiçeğinin labirentinde
        nergis sarısını örüp
        bir halat yaptın kendine
gün doğumunun avucunda kalan 
son parçasına
tutunmaya çalışırken
         ıslak yüzünden sıkıp 
        damıttılar gözyaşlarını
göz yaşından kaldı bu tuz kabukları
                        çünkü; sığ sularda boğulmuştun
                                    her yanın balçıktı
                                   dipsiz kuyulara hapsolmuştun
saçlarında ağarırken zaman
geçtiğin dar yollarda 
                                   kalmıştı gövden
kıyı ile nehir arsında karanlık yapışkan
                                   kış gecesi yağmuru vardı
simsiyah terliyordu toprak
çiseleyen gün sarısının altında
kimsesiz bir ihtiyar ağarmış gövdesini 
                                   bırakıyordu
insan gözü değmemiş toprağa
…
kozanı ayırıp rüzgara bırakmamak için
bir meşale gibi içinde dolanan arayışla
         körebe oynarcasına
        donmuş toprak altında
ölümden kaçan sen bu sendin
SENİN KENDİ CESEDİN ORADA
artık kendine yeniden başlayacak zamanın yok
hakikati görmelisin
başka türlüsü mümkün değil
bu böyle sürüp gidecek
katlanmak gerek
kıştan çok daha fazlası var
söylediğim ne varsa ezberlenmiştir
“ÖYLE “ diyecektir okuyan kim varsa
Fatma Leyla Deniz
Kayıt Tarihi : 5.12.2022 11:29:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 


Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!