Sanıyorum ki dünyanın da beni gördüğü,
sevdiği bir gün oluyordu
Öyle ki gün ışıklarını yakıyordu!
Böyle yaşlı bir çocuğun yapraklarının düşmesi gibi
İki yanım ağaçlarla kaplı upuzun yol, sarıp kucaklıyordu beni.
Böyle vakitlerde
Kemanın yaylarından fırlayan hüzün, yanaklarınızı acıtabilir!
-Yaşlısın sen ve yalnızsın.-diye, kuşlar nakarat cümleleri telaffuz ettiğinde
Düşen o, pırlantalar yeri balçık haline dönüştürecek kuvvete ulaşabilirdi.
Böyle anları sevmek, incitmesin sizi
Ben böyle anlarda hep yeniden yükseliyorum,
Yenikliği ile büyüyor insan
Öyle bir anda, öpüşürüm kendimle.
Ah! Huzurum,bu garip yürüyüşüm
Bir elim pardesümün cebine iriştiğinde
Bir mendil eciş-bücüş içeride uyurken
"Hey sen! Uyan ve sil şu yaşlı gözleri" diye, mızmızlanabilirsiniz.
Eliniz gibi kalbinizde titreyip,irkilirsiniz de
Şu çıplak ağaçların birinden, bir sevdalı yaprak sadakatle direnir ya hani,
"Ben düşmek istemem,bırakın beni!
Sevdalıyım ben,ağaçlar üşümesin,çıplak kalmasın
Yüreğim acır,insan değilim ben! ..
Sadakatime diz çöken bir kâinat, huzurumda selama geçer! " diye, inler bir yaprak.
Bu size neler katar, kim bilir ne büyük bir güç var çevrenizde.
Ey ulu ağaçlar! Bu yol,bu siz dik duruşları,
Hayranım size,tüm yalnız gri,siyah renklerimi, uğurluyorsunuz.
Ne güzel! Ne hoşsunuz!
Bir mabet ağacı olmalısınız siz;
Tıpkı ihtiyar bir yürüyüşün güçlü haline yerleşen,özgürlük gibi.
21.11.13.
Meral MeriKayıt Tarihi : 23.11.2013 02:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!