Ne sobayı tutuşturacak odun,
Ne de kömür kalmıştı.
Elde avuçta hiçbir şey kalmamıştı.
Tavan arasındaki farelerin,
Terk etme zamanı gelmişti.
Aşıracakları hiçbir şey kalmamıştı.
İhtilal çanları çalmış,
Ülkeyi karabulutlar sarmıştı.
Ne sağda, ne de solda yaşam sevinci kalmamıştı.
Artık İstanbul, duvarlarına yazılan yazıların
Bele takılan silahların, cirit attığı bir diyardı.
En güvenli olan evimizin bahçesi bile,
Artık bize dardı.
Aylardan ramazandı.
İhtilale birkaç ay vardı.
Kimisine sakal, kimisine bıyık mana katardı.
Ortaya saçılan nifak tohumları, kök saldı.
Artık yapacak tek şey vardı.
Zamanın merhametli kollarına kendine bırakmaktı.
Şükürler olsun, o günler geride kaldı.
Lakin unutulmadı.
Her bir senaryo defalarca tekrarlandı.
Senaryo aynı, oyuncular farklıydı.
Uyan ey halkım!
Aldanma! Kanma!
Çalış, çabala ve oku.
Mezhepi, mezheple
Dili, dille
Dini, dinle
Örfü, örfle ve geleneği, görenekle
Savaştırma. İnsanı sev, Ülkeni sev
Ezme ve ezdirme.
Uyan ey halkım!
Unutma, unutturma……
Kayıt Tarihi : 17.6.2014 17:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!