Ben bir gönül yolculuğu umarım hanımefendi,
Kendinize en güzel koltuğu ayırın.
Bir yangın bulmak umarım gönlünüz ortasında,
Suyunu yalnızca benden alacak...
Hanımefendi, siz gireceksiniz hanemin eşiğinden,
Nesil değil intihar,
Küfür olmuş iftihar,
Kılıf hazır: Özgürlük,
Adı: Laik canavar.
Dil değil zehir oku,
Sana gelen yollar bilsem kaç adım;
Nerede, ne zaman beklersin beni?
Görsen tanır mısın, neydi ki adım?
Zira unuturum bazen ben bile beni.
Kapının önünde belirsem ansızın,
Ne yapmak ister bu müşteki kalabalık?
Ben yokluğunda çırpınırken böylece.
Herkes her şeyden mi rahatsız?
Söyle bana nedir bu anlaşılmazlık?
Bu vehim bitsin bu gece, gel.
Rengarenk, süzülürken sokak başından
Gözleri ilkin gözlerime değiyor.
Bu bakış ve bu endam beni yıkmadan,
Sanki ömrümün paydasına dikiş atıyor.
Uçurtmalar bugün benim elimde,
Ramazan;
Hoşgeldin gönüllerin şifası,
Kalplerin merhameti,
İmanın sabır sevgilisi,
Dillerin mükemmel kilidi.
Hoşgeldin...
Raks ederken mutlu etekleri rüzgarla
Bir remma kovalar tüm nazarları
Yönelir samimiyeti ile gözleri en uçlara
Ve sıçrar dilinden birkaç mahpus kelime
Yorar gün boyunca delikanlı adamı
Ama hissettirmez çağdaş kölelik kavramını
Muştular saçar bembeyaz yüzüyle yine
Remma bugün taze baharlarında
Öylece kaldırmadan gözlerini dururken
Yeter de artar papatyaların açmasına
Delikanlı adamın muhkem derinlerinde.
Savurur madde ve manayı saniyelerle
Zaman sarmalamış saçlarını
Gözlerin yuvasını arayan çalıkuşu
Seni görünce kanatlanır ruhumun toprağı
Zaman sarmalamış saçlarını
Gel dersen küçücük çocuk olurum
Bilmediğim bir karanlığın koynundayım bu gece,
Cümleler çok kolay çıkıyor dilimden,
Ardını düşünmeden konuşuyorum,
Gün gelir pişman olursam eğer?
Bir kedinin ayak sesleri bu denli inler mi sokakta?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!