Aynı günlerin, aynı gölgelerinde
İçimde varlığını büyüten bir gitmek,
Karla kaplı, asfalt ömrümden kaymak isteği
Ve ne vakit baksam güneşe
Aynı ikindi yerinde asılı
Ellerimin, ellerine çarpmasına
İzin verme bir daha, kırılmasın
Ve ben seni seviyorumdur ama
Bir daha sakın yüreğin, yüreğime
Bir yol bulup dokunmasın
Açmasın çiçekler, gelmesin bahar
Ben bu kadar çok yaşamazdım
Aşk belasını hayat, başa sarmasaydı
İçime tek korku sızdırmazdım
Gözlerin tedirgin bakmasaydı
Sonbaharın gelişine aldırmazdım
Gitmelisin dedi
Sus demeden önceydi
Geç kalışımdan
Çok çok sonraydı sanki
Gittim ben susarak
Zeynep'in, anksiyete bozukluğuna ithafen;
Korkakça bir cesaret
Bu senin sevgindeki
Olmayacaktan daha çok
Daha da çok ama
Hazzo Pulo Pasajı'nda bir öğlen vakti
Güneş yaladı soluk yanaklarımı
Üç kapısı var avluya, üç kapı ve üç farklı yön
Gavur dölü Juan'a sordum seni, görmemiş
Bir yudum çay gibi ısıtır içimi, ismin
Gavur Juan ne bilsin, hovardalık peşinde
Hazzo Pulo'da bir cenaze vardı bugün
Tanıyanı, bileni yoktu o civarda
Juan isminde bir ispanyol katalan
Bir kumral delgeç bakışlıyı aldı polisler
Sorgusunun ardından tabutun başına diktiler
Gıyabında cenaze namazını kıldırdı bulutlar
Sen yoktun ve ben seni özlemiştim
Hazzo pulo pasajı'nda bir dirilişin
Bilmem kaçıncı günü vardı gösterimde
Dişlerimi kırmış, gözlerimdeki paraları
Mendilci çocuklara yâr etmiştim
Simit alacaklardı rivâyet o ki
Sevdim mi gene çok seveceğim
Ben kendimi tanıyorum hem
Herkesten, herşeyden çok
Sevdim mi gene gök çökecek
Denizler yarılacak,
Marmara ereğlisinde batacağım
Bir şekilde sabah oluyor yine
Sehpanın üzerinde
Dolup boşalan ve sonra
Tekrar dolan, boşalmadan
Tekrar, tekrar dolan bir bardak
Sonra birikmiş bir izmarit yığını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!