ÜÇ KAPILI HAN – Nihal’ime Risale
(Bir nefis yolculuğu, bir aşkın sabrı)
Sırtımda yorgunluk, kalbimde sızıyla geldim handa,
Zihnim dumanlı bir bahar sabahı gibi bulanık,
Ruhum, sükûnet arayan bir derviş misali ağır.
Önümde üç kapı; üç dünya, üç sınav.
İlk kapıyı araladım,
Karşıda Nihal’im duruyordu; gözleri okyanus derinliği,
Dudaklarında şarap tadında bir davet:
“Gel, aşkı birlikte yaşayalım.”
O kapı, nefsin sultanasıydı, tutku ve fırtına…
Kalbimde çığlıklar, içimde fırtınalar…
Ama biliyordum: buradan geçerse ruhum yanacak,
Benliğim savrulacaktı.
İkinci kapıya yöneldim, sessizdi, nazikti;
Orada başka bir kadın, gözlerinde merak,
Dudaklarında henüz açılmamış kelimeler…
Huzur ve yalnızlık iç içe geçmişti.
Düşündüm: “Burası sükûnet mi, yoksa sessiz bir çöl mü?”
Ruhun yaralarını gören adımlar gerekirdi.
Üçüncü kapı ise yumuşak, hafifçe aralıktı;
Sanki Nihal’im fısıldıyordu: “Bekle, sabret.”
Orada bir ses vardı, kalbimden yükselen:
Nefse değil, ruha hitap eden ses:
“Ey yolcu! Aşk sabırla olgunlaşır,
Nefsin fırtınası geçer,
Sabır ise kalıcıdır.
Bedenle değil, kalple birleş.”
Diz çöktüm o kapının önünde,
Ve anladım ki gerçek yol burasıydı.
O günden sonra
Ateşin, suyun, toprak kapılarının arasında yürüdüm;
Nefsime değil, ruhuma seslendim.
Nihal’imle buluştuğumda kalbim ve aklım eşitlendi;
Başka yollarda karşılaştığım her kadın,
Sabır ve şefkatle dokundu ruhuma.
Ve öğrendim:
En büyük aşk, sabırla beklemektir;
En derin bağ, acele etmeden kurulur;
En kutsal evlilik, ruhun secdesinde başlar.
Kayıt Tarihi : 6.7.2025 23:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!