Sırların içinde sanki bir sır saklı!
Merhaba diyoruz mevsimlerden sonbahara,
Günlerden bir gün, vakit sabah ezanı.
Vuruyor yüzümüze eylül inanır mısın?
Vuruyor sırılsıklam eden, damla damla yağmurları.
Çarpıyor semaya rüzgarla, kırbaç misali,
Kuru ve miskin ıhlamur yaprakları.
Bir hışımla yarıldı deniz, inanır mısın?
Dur dedi! Tanrıya haykıran tüm içtenliği.
Ne sen durabildin yerinde ne de tanrı.
Savrularak sularda bir gemi gelip geçti.
Kaptanı ölü sanki, belkide serdengeçti.
İçinde tek yolcusu gül cemali sen,
Senin içinde ise yarım kalan hikayemiz.
Ve şimdi gidiyorsun o gemiyle,
Masmavi sulara yelken açarak.
Öylece giderken sislerin arasından,
Gökte yıldız patladı, sema sapsarı.
Tanrı diyor ki: bu bir kıyamet-i alamet!
O esnada tabiat ana hüngür hüngür ağlamaklı.
Yeryüzünde acımasız tufanlar,
Kulağımda şimşeklerin gümbürtüsü.
Etrafa alevden yağmurlar yağmakta,
Üzerime ise ıhlamur ağaçları.
Öylece giderken yaprakların arasından,
Bana yalnızca kokun kaldı.
Kayıt Tarihi : 28.10.2018 17:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!