Ihlamur ağacı. Şiiri - Ahmet Kırmızı

Ahmet Kırmızı
59

ŞİİR


74

TAKİPÇİ

Ihlamur ağacı.

erguvan renkli bir akşam;
sessizce okşayarak yaprakları,
usulca çekilir;
bir çift ıhlamur ağacına,
bırakırdı sokakları.

küçük olanı suç ortağımızdı.
ellerini ilk defa onda tuttum;
yetişebilirmiyiz diyerek gövdesine.
çünkü; büyüğünde
bir elimiz hep boşta kalırdı.

yaz gecelerinde;
açık camlardan.
ince bir hüzzam dökülürdü

bir ıhlamur ağacına en çok ta
hüzzam yakışırdı
belki de bana öyle gelirdi
hüzzam
ıhlamur kokusu
sen
gece
yaz

hüsn-ü adâptan dı,
ismini söyleyemezdim.
belki de korkardım.
biliyordum; söylesem,
dudaklarım yanardı

serin yaz gecelerinde
her yaprağına adını yazdım
kimseler görmedi,
estikçe rüzgar
bana hep seni getirdi
belki de bu yüzdendir;
senin ıhlamur, ıhlamurun sen kokuşu
ve sokağın ikinizden ibaret oluşu

asiye abla
hüzzam makamıyla yalnızlaşan bakışlarıyla
her akşam yapraklarını yıkardı
her gece ıhlamur ağacına ağlardı
asiye abla
o'nu en çok ben, beni bir tek o anlardı

yokluğunda ıhlamurun etrafını
sevdakâr adımlarla tavaf ederdim
ne zordu bilemezsin
ıhlamur
gece
hüzzam
boğazıma kadar hüzün
ve sarhoşların naraları talan ederdi; geceyi
seni
beni
asiye abla'nın gözyaşlarını
cam kapanır;
usulca sönerdi hüzzam
ıhlamurun o sen kokan kokusu yağmalanırdı
ağlardım
sükut-u hayal düşerdi gecenin koynuna

ıhlamuru ilkin asiye abla terketti
tabutunun evden çıkışını gördüm
gözyaşlarını sildiği yazması
üstündeydi
geceden kalan gözyaşları
parlıyordu
ıhlamur
ben
öylece bakıyorduk
süryani lehçesi üçüncü ortağımızmış
-ben biloorduum
biz de biliyorduk
ama hiç deşifre etmedik
bir günah gibi gizledik
sufiyanlar dergahtan çıkıyordu
herşeyden bi haberdiler
ve rahmet okumak onların töresiydi
ve merhametperver di onları gönderen
rahman dı
rahim di
yalnızların penagâhıydı

aynı gece bitti hüzzam
sanki sol kolum yoktu
sanki bedenim eksikti
o gece döküldü yaprakları ıhlamurun
o gece ıhlamur;
bir ölünün sahipsiz hüznünü giyindi

sanki bereketi kesildi yağmurun
annem güzâr-ı ömrüm gibi geçti bahar
dedi ya
pencereyi kaparken
işin aslını ben biliyordum
süryani biliyordu..

ve sen gittin sonra
babanın tayiniyle
acı bir hüzzam
ateş gibi düştü
içime
içimize
titredi sanki
o koca gövdesiyle
düşürürken son yaprağını ıhlamur
ben gördüm
adımızın yazılı olduğu yer kanıyordu
sanki delinmişti bağrı
senden emanet sol yanımda
muska gibi taşıdığım ağrı

artık dergâhlarda yasak
hani sufiyanların töresi
hani son dua
yetiş ey rahmet-i hüda

şimdi sırrımla başbaşa kaldım
beni anla asiye abla beni anla
şimdi bir ben biliyorum ölümü
bir de ıhlamur ağacı
süryani
hiç bir şeyi bilmiyor..

Ahmet Kırmızı
Kayıt Tarihi : 18.8.2006 23:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hasan Tan
    Hasan Tan

    Sayfanızla, şiirinizle tanıştığım o ilk zamanların üzerinden 15 yıl geçmiştir muhtemelen. Hala yaşıyor ve yaşlanıyor oluşumuzu güzel kılan bu nadide durumlar için, şiirlerini yıllar sonra okurken gencelen heyecanlar hissettiğim için Allah’a hamdolsun olsun.

    Bizi birleri ıhlamurlar açtığında anlayacaktır… umarım orası cennet olur.

    Nice şiirli ve sağlıklı yıllara…

    Selam dostum .

    Cevap Yaz
    Ahmet Kırmızı

    ve aleykümselam paşam ve aleykümselam

    hasbelkader karaladığımız şeyler hiç bir işe yaramasa da dostlar kazandırdı

    ne mutlu

    muhabbetle kalın

  • Hatice Kösehan
    Hatice Kösehan

    hüzzam kokan bir ıhlamur ağacıyla ben de tanışmıştım,yıllar önce bir hastanenin bahçesinde...o yüzden bilirim,inanırım hüzzam kokar ıhlamur ağaçları...

    Cevap Yaz
  • Bayram Ali Bayram
    Bayram Ali Bayram

    Tebrikler,duygu yüklü bir şiir.Bayram Ali BAYRAM

    Cevap Yaz
  • Yakup İcik
    Yakup İcik

    siir bitimi hüzün sariyor insani! kutlarim sevgili sairim! en tatli muhabetlerimle......http://www.antoloji.com/yakup_icik

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Ahmet Kırmızı