Bir erkeğin hayatı 2 ye ayrılır derler. Askerden öncesi ve askerlik sonrası diye.
Öyle olmadığını anlarsın, içinde yaşayınca askeri darbe tadındaki ihaneti..
Ve sonra başlar yaşama zorunluluğu en zoruda budur işte.. Bilinmez yaşamak için aldığın her nefesin, içinde kasırgalar yarattığını ve ne varsa kaydedeğer herşeyi acımasızca söküp parçaladığını. O nefes, nazi kampına giren ama cesedi dahi çıkmayan ölüm mahkumları gibidir, beklersin söktüklerini çıkartsın diye, sorarsın sabun bile olmadı mı?
Geçmişi düşünüp durursun.. Nasıl yapar bunu bana (lar) yoğunlaşır, iç kulak intihabı olacak kadar.Ve hiçbir ilaç temizlemez o intihabı, kezzap bile gelir akla temizlemek için ama ne fayda.. Sonra hatırlarsın darbe öncesi günleri.
Afrika köleleri tadında bir hitap düşmüş yuvana gelirken görürsün onu, karıncalara ikiz kuleler gibi ürkütücü gelen topuklu ayakkabılarıyla geçmesini. Cadde üzerine kurulmuş asvalt Enstrümanı ile batı ritimleri çıkar yürüyüşünde.
Ankara tsm korosunu temsil ederim ben ise..
Yalnızsındır artık, doğum yapan analar gibi sancılı, kasaplık bilmeyen adi bir insanın
elinde can vermeye çalışan zavallı bir kurbanlığın çektiği ölüm kadar acılı..
Yavrularını eğitmek için yakaladığı küçük ceylan olursun aslanların arasında. Sadece yavru hayvanların olduğu bir oyunun içinde, etrafta oyun şarkıları yankılanır, duyulmaz çığlıkların. Arkadaşların ebeleme sırasında sen ise ölümü bekleyen çaresizliğin içinde..
Acımak, merhametli olmak ne güzel şeydir. Peki ACINMAK..
Hele birde böyle bir durumuna acınmak..Kimse bilmez nasıl bir tepki verileceğini.
Gelir biri, gözlerini saçında çenende ararcasına başlar konuşmaya. Ama gözlerini gözlerine
hiç denk getiremez.
Geçmiş olsun değildir, başın sağolsunda.
Her işde bir hayır vardır, takmayım dimi kafama..
Dostların, kardeşlerin, kankaların ve sevdiklerin vardır yüzlerce.
Konser sırasında gaza gelip gitarını parçalayan Rock yıldızı hissedersin kendini.
Sahneden atlasan nasıl omuzlarda yüzdüğünü hayal edersin.
Başlayınca konser, karanlık ve arada bir para kutusuna atılan bozuk para sesleri
anlarsın işte o zaman klavye çalan görme engelli..
Hayatında önemli yerleri olan insancıkların aslında bir bok böceğinin arka ayaklarında taşıdığı
pislikten bile değersiz olduğunu, görürsün Allah huzurunda secde etmekten dizleri soyulmuş
nice dindarların, kahpeliği, namussuzluğu nasıl savunduğunu. ve anlarsın ailen ve bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar dostun olduğunu.
21/01/2014
01:00
Kayıt Tarihi : 12.3.2014 18:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!