uzak sislerin kirli yakınlığı mıdır bu
laciverdi küflü bir köşeyi dönerken onu gördüğünü sanmak
yağmur aklımı almasaydı yeşili içmezdim acı acı
kendi gözlerimden
karanlığın üstüne su serperek geceye ihanet ediyorum...
..
Özüm, Seni bilirim, el kadar filen gönlünce dolmadı,
Gözüm, Bana emanet edilmiş sağlam yaşam olmadı,
Gülüm, Derdiğin o gül vazoda hep, bak, taptaze, hiç solmadı,
Sözüm, İnsana dönük kalemim şairime/şiirime ihanet etmez!
Özüm, Seni bilirim, yoksulluğun dinmedi, çilen katlandı
Gözüm, Bana emanet edilmiş hiçbir sanal yaşam bile olmadı
..
İhanetin şeklinin olmayacağını düşünüyordu Hilal,yani Murat karşısına geçmiş örgüte ihanet ettiğini söylüyordu,acaba bu doğru bişeymiydi.Bir çeteye bile olsa ihanet affedilebilirmiydi,bir insan eğer başka biri için birilerine ihanet edebiliyorsa,günün birinde o başak birinede,daha başkaları için,yada değişik çıkarlar için ihanet edebilirdi.Daha birkaç gün öncesine kadar o örgütün emirlerini yapabilmek için gözlerinin içine baka baka yalanlar söyleyen bu adam değilmiydi,şimdi onun bundan sonra dürüst olacağına nasıl inanabilirdi,
Hem sadece Azize hanımı öldürmüş olmaları değildi,önemli olan hizmet ettikleri amaçtı.Eğer Azize hanımı Murat şahsi bir davadan ötürü öldürmüş olsa belki kendisini savunacak nedenleri olabilirdi.Yani elbette cinayetin hiç bir türlüsü affedilemezdi ama azda olsa tahrik,bunalım,hırs,öfke,intikam duygularıyla yapılmış bir cinnet olarak düşünüle bilir,ve kanuni yollarla verilecek cezaya razı gelinebilirdi.Oysa bu durumda birileri öldüreceksin dedi diye,bu ülkenin bölünmesi,vatanın parçalanması amacı için örgütlenmiş bir grubun direktifiyle insanları öldüren bir suikastçiyle karşı karşıyaydı.Onu affetmek istemiyordu,sevgisi buna yetmiyordu,ve hiçbir sevginin buna yetebileceğini düşünmüyordu.
Babasından,annesinden,büyüklerinden,öğretmenlerinden,vatan toprağının kutsal olduğunu ve satılamayacağını öğrenmişti,öğrenmeklede kalmamış bu düşünceyi kabullenmişti.Ülkesini seviyordu Hilal,halkını,askerini,devletini,bayrağını,seviyordu.Ve bunlardan herhangi birinin bölünüp,parçalanması için çalışan hiç bir güce,sevgi duyamazdı.Bu resmen vatana ihanet olurdu,ve bunu yapmayacaktı.O ki,ülkenin geleceğini garantiye almak için,sağlam bir nesil yetiştirilmesinde etkin olmak için öğretmen olmuştu.Şimdi kalkıp öğrencilerine Atatürkü anlatırken'' Çocuklar büyük Atatürk yurdun dört bir yanından farklı etnik grupları,farklı mezhepleri,farklı kültürleri aynı bayrak altında toplamış,her karış toprağımızın türkiye cumhuriyetinin bir parçası olduğunu ve değerinin aynı olduğunu dedelerimize,ninelerimize anlatmış,bu sayede Kurtuluş savaşını kazanmıştır.Bu vatanın her karış toprağında bu ülkenin bütün halkının emeği vardır.Ama ben sizlere bunları anlatmakla beraber,bu ülkeyi bölmek isteyen,farklı haritalar çizip,bu hayali haritaları hayata geçirmeye çalışan insanların maşalarından biriyle aşk yaşıyorum,ve benim için aşk vatandan filan değerlidirmi diyecekti.Hayır hayır bu onursuzluğu yapmayacaktı,onlarca sevgili,eş,bulabilirdi ama başka bir vatan daha bulması imkansızdı.Bunu yapmayacaktı,ucuz bir sevda için,büyük bir sevdayı satmayacaktı.Doğruca gidip Muratın yerini polise bildirecek ve daha fazla insanın katledilmesini engellemek adına devletine yardım edecekti.Tabii şu anda bunu Murata söylese kendisini ve halasını tehlikeye atabilirdi.En iyisi daha önce Muratın yaptığını yapmaktı,yani ona onun silahıyla karşılık verecekti,rol yaparak,yalan söyleyerek.
..
ensende ihanet
beni yaktın, yangın yeri kül eyledin,
alevlerimle kendini tutuşturdun, tükettin…
kor ateşten tene sardın bedenini…
ben, bir ihanet vurgunuyla dökülürüm,
..
Bir acının çağlayanına düştük iki gözüm
bir uçurum kıyısına
tutunduğumuz dallar incecik kırıldı kırılacak
ne halden anlayan oldu ne de soran hatırımızı
nasıl da acıyor hayatımız bir bilseler
bir bilseler neden hüzün yüklü bakışlarımız
kır düşmüş saçlarımız
..
siyonist katiller gökten bomba yağdırırlarken
kar yağıyordu istanbul’a
çocuklar kardan adam yapıyorlardı
insanlar korkmadan yürüyorlardı
özgürce ıslanmak isteyen herkes
gökten dökülenin altında varolmaktan mutluydu
gazze’de yağarken bombalar
..
Sevdim delicesine,sevdim ölürcesine,
Bir gül bahçesine girercesine sevdim...
Ben sana ihanet etmedim kalbim! ..
Yalanlarla avutmadım,
Yaşadım sensizliği,
Gördüm kimsesizliği..
Sen yağmurlarda yoldaşım oldun,
..
Diyelim ki evlisiniz;
Eşinizi yılan gibi dışarıda biriyle
Birbirine sarmaş dolaş gördünüz
İki başlı, çirkin bir hayvana benziyorlar
Dört kolu var hayvanın soluğunuzu kesiyor
Kafanızın içinde korkunç uğultu
Binlerce otomobil çarpışıyor sanki
..
En ağır yük, onun adı ihanet.
Dünyanın en ağır yükü, bana sorsan,onun adı ihanet.
Kadın erkek, hiç farketmez,
Öyle ağırdır ki o taşımaya güç yetmez.
Adı kısa amma, kendisi ağırmı ağır, işte onun adı ihanet.
Hasta olsan, yataklarda yatsan, inim inim inlesen.
Allah'tan geldi ne yapalım dersin çekersin.
..
Bizim Sefillerimiz
Hayat kavgası onmaz yara açmış bahtına
Zalimlerin mızrağı, kara taşa oturur
Kara mahfillerdeki kararan vicdanların
Önlerinde yemlenen, kara ruhlu şeytanlar
Şimdi saltanat sürer, konmuş şeytan tahtına
..
Aşk...Satır aralarında kalan kısmıyla daha mı güzelleşiyor, bilmiyorum... Herkes birbirine aşkı soruyor, demek ki kimse tam anlamıyla ne olduğunu da bilmiyor..
Kimine göre keskin tarafı bıçağın, kimine göre kör bir hançer...Her aşkta ihanet vardır diyor aşktan geçenler... Beklediklerimizi verebilseydik oysa kim kime nasıl ihanet ederdi ki... Kimse ihanete uğramak istemiyor. Paranoyak gecelere düşüyor bütün uykular.. Şimdi ne yapıyor acaba? Bir sigara lütfen...Biraz viski biraz buz umutlarıma...Telefonu da kapalı, kesin bir haltlar çeviriyor diye düşünürken bu kadar güvenmediği birisi ile neden beraber olduğunu düşünemiyor...Neden?
Aşk...Aşk...İhanetten gebe mi? Bu nasıl bir duygu ki neresini dürtsen kan çıkıyor. Kan çıkmazsa aşk yok. Beni sev sevgili beni sar sarmala, öyle bir sev ki gözün benden başkasını görmesin daha. Ve ben de seni öyle seveyim...Mesele çok da basit aslında ve aslında bi o kadar da karışık.. Anladığım şu...Sanırım karşımızdakini bu kadar çok severken kendimizi sevmeyi unutuyoruz. Tamamen kendimizi...Aşk insanın kendine olan güvenini ayaklar altına alıyor. Doğal sonuç karşı cinse de güven kalmıyor. Ve bunun yansıması olarak saçma gibi görünse de bir beklenti oluşuyor. Ya beni aldatırsa. Şimdi nerde acaba? Offf. Hala aramadı...
Aramasın...
..
Beyaz incilerle süslü bir ihanetin hüzzam terk edilişlerinde,
kanla çizilmiş sınırların kelimelere döküldüğü,
koca bir ihanet saltanatlığında bütün tahtların tek varisi sensin.
Her fırça darbesiyle beyaz güvercinlerin al boyalı göğsü,
esmer bir kavmin şakaklarından süzülen ter gibi acı yorgunlukla yoğrulmuş ellerinde.
Nefes alışlarında göğsünde bir çekiç gibi beliren,
kalbini dört bir yandan sarmış ihanetine bir saltanat bu kadar yakışır ancak.
..
tek perdede akla fikre mantığa ihanet
akan suda iki kez yıkanılmaz meselesi
ihanet birbirimize kendimize
ihanet
hayal ettiğimiz çocuğumuzun yerinde
son oyununu bizle oynuyor
ayan beyan
..
Gözlerin gönlümde açan kan çiçekleri
Kan çiçeklerine ihanet etmişlerdi ama
Yüreğim gözlerine ihanet etmedi.
Ürperten bir geceye soyunurdu istanbul
Bir rüzgar eserdi Çamlıcadan
Biterdi bu aşk daha başlamadan.
..
Gece soğuk,
İstanbul’a ihanet yağıyor.
Karanlığı süpürüyor çöpçüler.
Mahyalar sönmüş yine,
Ruhunda vurgun yemiş esaret.
Kalemin kırılmış koca adam.
Devrilmiş yüreğinde kök salan çınarlar.
..
Dizinin dibine otururdum dedemin
Çözülürken dili söylencelerin.
Hain, ağacın kurdudur derdi evlat
..
Biriyle görmüşler seni bir yerde
Benim bu duyduğum doğru mu Canan
Sevdiğim nur yüzlüm meleğim nerde
Şeytana uyduğun doğru mu Canan
Bana bu ihanet bu zulüm neden
Yaşamak haram mı darbe yemeden
..
Bu yürek umut kırdı.
Şah damarından vuruldu.
Şahindi kayalıklarda
Özgürlüklere kanatlanırdı.
Kar kış demeden
Mor dağların serçininde
Kanat çırpardı.
..
İhanet ediyordu
Adam...
Hazırdı bahanesi
Hiç anlaşamıyordu eşinle
Zaten çok gençti
..
Düş kur der büyükler
Büyük büyük düşler
İnanma sen onlara
Kurdukça acırsın Düş kur der büyükler
Büyük büyük düşler
İnanma sen onlara
Kurdukça acırsın
..