İhanet...
Üzerinde düşünmeye korktuğumuz kelime. Bir o kadar da hamurumuzda olan aslında. Daha da ötesi; yaşamın varlığında olduğunu inkâr ederek anlamını ortaya koyarken bile ihanet ettiğimiz kelime...
İçine doğru yerden dalmayı başarırsak, kendimizle yüzleşeceğimizden korktuğumuz kelime aslında. Hele de ortaya çıkan yüzdeki içeriği açık açık taşıyamazsak, 'bilmenin ezikliğinde kendimize ve yakınlarımıza daha da büyük ihanet etmiş olmaz mıyız? ' dedirten kelime.
Kendimizi tanıtırken hoşa gidecek şekilde reklam yapmıyor muyuz? Buradan başlayalım mı yüzleşmeye... Yolun başından yani... Çıkarımızla örtüşmeyen ama insanlara gerekli olan bir şeyi lehimize çevirme çabamızın peki yenir yutulur tarafı var mı?
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bazen bana ne diyorum
birine yapılan ihaneti duyduğumda;
içim 'bana ne' diyemiyor ki,
herşeyi affedebilen ben,
asla ihaneti affedemiyorum....
Ben ihanet yaptım mı diyorum ?
Bilmiyorum,
ihanet de içgüdüsel bir aciz davranma şekli, hangimiz hata yapmadı ki diyorum,
gene içim kabul etmiyor,
ihanet hata değil,
ihanet yalancılık, bilerek dolandırıcılık, hırsızlık diyorum...
Çelişkiler sarıyor içimi, boğuluyor, boğuluyorum, düşünemek bile istemiyorum,
ancak bunları yazıyorsam
demek ki düşünme zorunluluğu duyuyorum :)
Gene çelişkiler :))))
Tebrikler Aynur, neredeyse yazın kadar yorum yazdım, bağışla llütfen beni canarkadaşım...
Ben burayı şiir yeri sanıyordum.
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta