Bu kadar da değil.
Ben burada bırakıyorum.
Diyordu.
Daha düne kadar da evet bu ülkenin demokrasi sorunu var diyordu.
Yola beraber çıkmışlardı.
Doğrular o kadar sert idi ki.
Yol uzadıkça doğrular, halkın çektikleri önüne konuluyor.
Bütün sorunların tek çözüm yolunun demokrasi olduğunu gördükçe, çözüm kendi çıkarlarıyla çeliştikçe, çıkarlarının tehlikeye düştüğünü gördükçe, beraberliği terk ediyordu.
Ama bu kadar da demokrasi bizim için fazla, söyleniyor, uzaklaşıyordu.
Birbirimizi fazla kırmadan yollarımızı ayıralım dedi.
Demokrasiye inanan, demokrat, uzun, dikenli yolda yürümeye devam ediyordu.
Beraber yürüdüğü, kendini terk eden yoldaşı, oda bir sorun olarak çıkmaya başlamıştı.
İhanet, yüreğini acıtıyor ama demokrasiye olan inancı daha bir artıyordu.
Kimi yerde inandıkları sarsılan, kimi yerde çıkarları bozulanlar, bize sınırlandırılmış demokrasi yeter diyorlardı.
Kaba konulmuş demokrasi.
Ölçülebilir demokrasi.
Belirlenen demokrasi.
Soruları belirlenmiş.
Duvarları yükseltilmiş.
Tabuları konulmuş.
Daha fazla ileriye gitmeye ne gerek var denilen demokrasi.
Daha fazla aydınlık halkı uykusundan uyandırır.
Uyanan halk paylaşmak ister.
Uyanan halk soru sorar.
Uyanan halk ben de varım der.
Uyanan halk ben de isterim, der.
Helak olurken de beraber, felak olurken de, der.
Acıları, sevinçleri ortak paylaşalım der.
Biz halkın soracağı sorulara henüz hazır değiliz ki, diyorlardı.
Bu upuzun, sert yolda terk eden yoldaşları.
Halkın ne soracağını nereden biliyorsunuz.
Bugüne değin sömürülmüş hep yaşamın kenarına, kıyısına, ötesine berisine savrulmuş halk.
Bir uyanırsa.
Bize uykuda demokrasi lazım,mırıldanıyorlardı..
Ninnili demokrasi.
Cici demokrasi.
Tabii ki ezilenler, sömürülenler ses çıkartmadığı sürece.
Tabii ki aldığı asgari ücreti açlık sınırının altında olduğu sürece.
Tabii ki ona sunduğumuz yollarda kazalara kurban gittiği sürece.
Kurban bayramında sadece koyunları, koçları kurban vermedik.
İnsanlarımızı da kurban verdik.
Yollara.
Demiryollarını görmeyen, otobanlarda ısrar eden anlayışa.
Orda bir demokrasi var uzakta, gitmesekte, kalmasakta, tatmasakta o demokrasi bizim demokrasimizdir,ezberleri buydu.
Dokunmayın beylerin demokrasilerine.
Cici hanımlara,,metroseksüel beylere hoşnutluklarına.
Onlar paralı eğitime, paralı sağlık sistemine, kula kulluğa, acılara, yolsuzluklara, yoksullukların kabul göreceği bir demokrasiyi kabulleniyorlar.
Önünüze, konulan demokrasi size yetmiyor mu, diyorlar.
Dönün baskıcı, totaliter, monarşi ile yönetilenlere bakın,diyorlar.
Halinize şükredin.
Şükür demokrasisi.
Yol uzun, yalnız da kalsam, bir gün ulaşmak, bir gün bu ülkenin de gerçek demokrasiye kavuşmasını sağlamak.
Uğrunda yürümek de, düşünmek de, yazmak da, bedelini ödemek de güzel.
Kayıt Tarihi : 16.12.2008 11:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!