İftira 2 (Hikaye) Şiiri - Emine Genç

Emine Genç
434

ŞİİR


35

TAKİPÇİ

İftira 2 (Hikaye)

1.Bölüm/ 2.kısım

Kazım bey eve geç bir saatte gelmişti ve oldukça fazla alkol almıştı. Eve gelir gelmez bağırmaya başladı:
-Nerede o fahişe? Çabukkk kaldır onu! Onunla konuşacaklarım var.. diye bağırıyordu.

Gülfidan olanlara inanamıyordu. Korkudan gözleri büyümüştü. İçeriden gelen sesleri dehşetle dinliyordu Yüreği öyle hızlı çarpmaya başlamıştı ki, bir an kalbinin yerinden fırlayacağını sanmıştı. Oturduğu yerde dizlerini dikmiş, kollarını dizlerine bağlamıştı. Hala titriyordu. Öyle hızlı sarsılıyordu ki, kendini kontrol edemiyordu. Başı boynundan bir tarafa doğru çekme ve kasılma yapmaya başlamıştı. Tüm bunların neden olduğunu, birden bire hayatının nasıl değiştiğini düşünmeye başladı. Gözleri doldu, ağlayamıyordu. Nerede hata yaptığını düşünmeye başladı. Sadece hatırlamaya çalışıyordu.
Piknikte babası kendine anlamsızca sinirlenmişti. Eve geldiklerinde korkudan ve yorgunluktan uyuya kalmıştı. Evet! Şimdi her şeyi tek, tek hatırlamaya başlamıştı.
Gülfidan, aniden ardı ardına başına inmeye başlayan yumruk darbeleriyle yataktan fırladı. Neye uğradığını şaşırmıştı. Korkmuştu. Canının acısından duyduğu homurtulu ve boğuk sesleri algılayamıyordu. Birden kendine geldi. Babası karşısında dikilmiş ona anlayamadığı sorular yöneltiyor, ithamlarda bulunuyor bir yandan da vuruyordu. Kazım bey:
-Sen benim kapımda fahişelik mi yapacaksın? Haaa! Evli adamlarla mı kırıştıracaksın. Seni yaşatmam alçakkkk! Kahpe seni..diyerek bağırmaya, vurmaya devam ediyordu. Annesi yanındaydı. Kazım beye engel olmaya çalışıyordu ama nafileydi. Kazım bey öyle güçlü bir adamdı ki onunla kimse baş edemezdi. Gülfidan’ın dili tutulmuştu. Çok sevdiği hatta taptığı babası onu ne ile suçluyordu. O ne yapmıştı ki. Kiminle kırıştırmıştı. Anlayamıyordu hala bir şeyler açıklığa kavuşmamıştı.
Gülfidan şu an sadece maruz kaldığı bu şiddetten nasıl kurtulabileceğini düşünüyordu. Birden yerinden kalktı, kapıya doğru koşmaya başladı. Salona geldi, anneannesinin yanına sığındı. Babası da peşinden oraya geldi, şiddetle vurmaya devam ediyordu. Aynı anda ortalık birden karışmıştı. Boğuşmalar sırasında yanan soba devrilmiş içerisi duman içinde kalmıştı.
Bu karışmalıkta aklı iyice dolanan Gülfidan şaşkınlık içinde sokak kapısına yöneldi. Dış kapıyı açarak yalın ayak sokağın ortasına fırladı. Tek istediği oradan kaçmaktı, nereye olursa olsun, Önemli değildi gitmek istiyordu artık. Saatler gece yarısını geçmişti. Dışarısı zifiri karanlıktı ve hava çok soğuktu. Gülfidan umarsızca, nereye gideceğini bilmeden koşmaya başladı. Birden annesinin acı feryadını duydu:
-Gülfidan kızımmm! Nereye gidiyor sun? yavrum geri dönnn! Geri dön anneciğim ne olur geri dönnn.. diye bağırıyor ve hıçkırıklara boğuluyordu. Gülfidan yolun ortasında öylece kala kalmıştı. Durdu, bir önüne baktı, bir arkasına baktı ve geriye dönüp bir adım attı. Annesi kapıda dikiliyordu babası da annesinin arkasından ona doğru bakıyordu. Kazım bey artık bağırmıyordu sadece şaşkın, şaşkın ona bakıyordu.
Gülfidan ne yapacağını bilemez bir halde, Bir süre öylece yolun ortasında dikildi. Bir yanı kaç kurtul diyordu; bir yanı geri dön anneni perişan etme diyordu. Soğuk havanın da etkisiyle az da olsa kendine gelen Gülfidan, yavaş ve isteksiz adımlarla, boynu bükük bir şekilde, o cehennem yuvasına geri döndü.
Annesi Gülfidanı bir odaya kapatıp, kapıyı üzerinden kilitlemiş Anahtarı da yanına almıştı. Gülfidan odanın bir köşesinde yere oturup dizlerine sarılmıştı. Evet! Buraya kadar olan her şeyi artık hatırlıyordu. Sessizce ağlamaya başladı.
Neden? Bunları neden yaşamak zorunda kalmıştı ki, o masumdu. Ne suçu olabilirdi. İstediği sadece biraz eğlenmekti ki, Murat bey evli ve babası yaşında bir adamdı. Üstelik Gülfidan henüz bir çocuktu. Evet! Biraz erken gelişmiş bir çocuktu, yaşına göre olgun görünüyordu. Tam bir genç kız gibiydi ama sonuçta o daha 13 yaşında bir çocuktu.
Kazım bey Gülfidanı Murat beyden kıskanmış, onların birlikte oyun oynamalarından, gülüşmelerinden rahatsız olmuştu. Kazım bey Murat ile Gülfidanın arsında, bir ilişki olduğunu iddia ediyordu. Gülfidan duyduklarına inanamıyordu. Murat beyi daha önce sadece bir kez görmüştü. Bir yılbaşı kutlamasında ailece bir araya gelmişlerdi. Murat bey esprili, çok komik bir adamdı. Esmer uzun boylu, zayıf bir yapıya sahipti. Bunun yanı sıra güçlü yüz hatları vardı. İstediğinde ciddi bir adam profiline bürünebiliyordu. O bir polis memuruydu.
Gülfidan biraz sakinleşmişti. İçeriden gelen konuşmaları ve bağrışmaları dinliyordu. Kazım Bey hala deli gibi bağırıyor, diğer taraftan sağı, solu yumrukluyordu. Sanki çıldırmış gibiydi üstelik körkütük sarhoştu. Daha sonra bağrışmalar kesildi. Kazım bey sakinleşmişti. Gülfidan içeriden gelen sesleri artık duymuyordu. Titreyen ellerine baktı önce. Tüm vücudu sarsılarak, titriyordu. Başındaki kasılmalar hafiflemişti biraz. Gözyaşlarını sessiz, sessiz içine akıtarak ağlıyordu. Bu yaşadıklarını unutmak istiyordu. Yaşadıklarının hiç yaşanmamış olması için dua ediyordu.
Gülfidan babasının hakkında söylediği sözleri kendine yedirememişti. Bunlar çok ağır sözlerdi. Oysa Gülfidan dışarıda biri laf atsa babasına bunu anlatırdı. Babasından hiçbir şeyini gizlemezdi. Ve o babasını üzecek bir şey asla yapmazdı. Gururu incinmişti. İlk defa babasına karşı bu kadar öfke duyuyordu. Babasının ona olan güvensizliği onu daha da yıkmıştı. Ne zaman annesi ile babası kavga etse, Ayrılmaya kalksalar, kardeşleri annesinin eteğine sarılır onunla giderlerdi. Ama Gülfidan, o farklıydı, o babasına kıyamaz, onu yalnız bırakamazdı. Babasının bu hareketini hiç hak etmediğini düşündü. İçini tarifsiz bir acı kapladı. Artık korkmuyordu. Daha kötü ne olabilirdi ki. Gülfidan bu olanlardan sonra, yaşamak istemiyordu. Tüm yaşama sevincini ve isteğini yitirmişti. Ölmek istiyordu.
Gülfidan ağlamaktan yorulmuş, Bedeni bitap düşmüştü. Bu yaşadıklarının, yaşanmamış olması için hayatını vermeye bile razıydı. Hatta tüm bu olanların bir rüya olması için, Allaha yalvarıyordu. Ağlamaktan öyle halsiz düşmüştü ki, Oturduğu yerde içi geçmiş, olduğu yerde uyuya kalmıştı.

Devam edecek

Emine Genç
Kayıt Tarihi : 29.1.2009 02:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


http://fikir.dergisi.info/ Yayınlanma tarihi:Şubat 2009 / 5.sayı ___________ 30 ocak 2009 Edebiyat defteri: Günü yazısı

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Emine Genç