İftar Muhabbet Şiiri - İlhami Bulut

İlhami Bulut
420

ŞİİR


19

TAKİPÇİ

İftar Muhabbet

- Ey sevgili efrat var mısınız, bizim hacılara bu gün (10.07.2014) bir baskın yapalım!
- Saat 17.00, 3 saat var iftara yetişir mi!
- Yetişir yetişir şunun şurası 14 km. bir yol, bu yol ki, Elazığ’ın Pelte köyünde 85’lik anneme ve babama götüren yol.
- Evren amcanlara da haber ver,
- Olur baba.
- Mutabık mıyız, iftar adresinde.
- Hayırlı yolculuklar.
- Selamünaleyküm hacı baba,
- Aleykümselam oğul hoş geldiniz, ne var ne yok.
- Biz iyiyiz ya sen nasılsın hacı baba ver elin öpeyim, hacı anayla aranız nasıl siz de ne ver ne yok.
- İyiyiz oğul rabbimize şükür, çok iyiyiz.
- Hacı baba yiyeceklerden ne var ne yok, bu ramazanda mecazlar çok olur, sabahtan beri anamız ağladı açlık, susuzluk. Ne var ne yok derken yiyeceklerden ne ver ne yok. Biraz da böyle anlamak lazım.
- Oğul ben de misafirim, hepimiz dünyada Allahın misafiriyiz o ne ikram ederse, ev sahibinden şikayet olur mu, yeter ki şükretmesini ve ona teşekkür etmesini bilelim.
“Anamızın rahminden düştük pazara
Bir top bez alıp döneceğiz mezara”
- İzbem dediğim yerde, loğdor eli, tuluğ, çanak, idare lambası, samı ipi, kağnı arabasının bir aksamı, desti, el değirmen taşı gibi eski yaşam malzemelerini bir araya getirdiğim,
İzbem dediğim kamelya, bitişiğinde balta girmesini yasaklamış bulunduğum, özgürce budak veren bir miktar ormanlık alan ve birazdan bizi karşılayacak kocaman yıldızlar. İbibik ve
diğerleri.
- İzbem, bahçemiz cami bitişiği, yanaşık düzen bir sofra bizim hacının dediği gibi ev sahibi
Allahın ikram ve nasip ettikleri ile, eli kulağındaki ezanı beklerken;
- Hacının teline dokunmanın zamanı. Hacı baba aşk nedir aşk.
- Aşk mı----
- Uzun bir sessizlik, sert bir besmeleyle açılan oruç, sorduğum soruya yanıt için
kulağını bir eliyle kapaklayan hacı babam, duymamış gibi yaptı ama, gözünün yönlendirdiği adres
kulağımızdan ruhumuza akmaya başlayan saka kuşunun derin damlalı sesi, gurguriklerin akşam telaşına sarılan orkestrası ve usul usul semaya asılan yıldızları işaret eder gibiydi.
- Ben de muzipliğin yeri diye, annemi refarans gösterdim aşka.
- Kısık bir tebessümle belasız aşkmı olurmuş oğul.
- Hacı annem ne diyor o.
- Dedim anne hacı baba diyor eline sağlık, gömbe borcu duruyor hala.
- Onu zamanında çok yedi, şimdi dokunur. Diye talebi iade etti.
- Hacı baba,
- Efendim oğul!
- Aşkı yazmak isterim, bir de o kadar çok şair olmak isterdim ki, şimdi,
- Yaz oğul yaz.
- Yalnız benim belayı yazarken KALU’yu unutma…Oğul.

-/-

bu yılda coşmadı ebru nisanda çaylar
şimdi bu vadi niye böyle derin ve karanlıktır
sanki devri cevran eden selden farklımı ki bahtımız
bazen duru bazen de bulanıktır

bulanık akardık ya
az mı verdik selinti
anadoluda ekmek pişen ocaklara

ocak başında/ anamız -bacımız -karımız
duman -duman giderdik güzellere ve çok uzaklara
yemiş olurduk
ürün vermeyen nice bahçelere bağlara

yak güzelim yak
kaynasın
bütün sevda pişiren ocaklar/
niye olmasın ki sevgime medar///

dert etme yanacağı
ben yanarım ölene kadar......

İlhami Bulut
Kayıt Tarihi : 16.7.2014 23:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlhami Bulut