Bil ki hicretim sanadır
Sende sukut bulur arsız özlemlerim.
İstanbul sana klanlarca pörsümüş sevdalardan ziyade;
Çiçeği burnunda terütaze aşkınlar sunumundayım.
Ne yazık çok geç kaldığımın da farkındayım.
Kar tipi yağar üstüme, yüzünden saçılan aydınlık.
Avuçlarında iken yanaklarım;
Çözülür yüreğimin soğuk buz dağları.
Beşinci mevsimin başlangıcı olur;
Şefkatli dokunuşların.
Derinliklerinden orkideler, zambaklar, nergisler
Gece ölümden bir tüldür.
Korkularımdan korunduğum
Bir cibinliktir ışık.
Uyku ölüme davetkar bir fasıl dua.
Çığlıklarım kahkahaların altında boğuladursun.
Göçüklerin ardında kemikleşir bakışlarım.
Sukuta erişti ne varsa kainatta.
Gün kendini sessizce karanlığa bıraktı, ufukta.
Tatlı bir sonbahar rüzgarıyla raks ederler;
Açık pencerelerin ardından rengarenk nakış, nakış perdeler.
ESMER SEVİMLİ ÇOCUK
Bilemezdim çocuk, büyümelerinin ardından felaketim olacağını
Kör bir bıçak gibi kalbimi durmadan oyacağını
Sen gerilerimde bıraktığım esmer sevimli çocuk
Şimdi karşımda, bakışların neşter ve gözlerin gezinen iki kuzgun, zulmetin diplerinde
Aşk yeniden şekillendiriyor kendini sana uzanıp sana dokunamayışımın mağlubiyetlerinde
1.
Derisinden yeni soyunan bir Şahmaranın soğukluğunda ürperir heceler.
Kaç Yusuf bekler dipsiz kuyusunda, kaderini değiştirecek yolcuyu.
Gün erken vurur,
Güneş hüzünle bırakır kendini varoşlar semtine,
Gece keklik kanı çaylarda atar yorgunluğunu.
Rüyalarımda kara gözlü dut ağaçlarıyla konuşuyorum uzun uzun anne
Ceviz bahçelerinin kalın gölgelerinde çekiliyorum dinlenmelere
Dünya çekilmez bir ıstırap derdin ya
Rüya âlemi neresi anne
Orası da çekilmez acı bir atmosfer değil mi?
Ama sakın kimseye söyleme sır kalsın aramızda bu rüya âleminin çekilmezliği
İLK KİM BAŞLAYACAK SÖZE TANRIM
Doğranır hayat kırıntılarım,
Gecekondularda tuzsuz, buğusu eksik çorbalara
Kederim yeniden yazılsa derler ya
Yaşamayı öğrenemeyen oyunların dışında kalan insan figüranları
Fakat şu da bir gerçek ki
Utangaç tavrına takılarak tırmandım
Minare merdivenlerinde unuttuğum çocukluğumu yanıma alarak
Tırmandım aşkın doruklarına
Açtım göğsümü, uçurum rüzgarlarının kanatları çırpındı döşümde
Gözlerin bir dalga kırandı içimdeki isyanı bastıran
Kelimelerin kelimelerimi kamçılayan
a.
Ezan seslerine karışan nağmeler
Tahta beşiğin tıkırtıları kulağımda
Kurtların yüreğinde yanan ateşi paylaşırdı
Yüreğin
Bir kuşun yılana açtığı savaşın taa kendisiydin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!