Sen Kaleciğin kadim otağısın,
Dik tut, eğme başını İdris Dağı.
Nice aşıkların gönül dağısın,
Üzme şu sırdaşını İdris Dağı.
Kalede dalgalanan al bayrağın,
Yelinin zuhuru senin kaynağın,
Önünde eğilen Kızılırmağın
Durdurma akışını İdris Dağı.
Bitirecek bizi bu namert oyun,
Alparslan’dır, Fatih’tir senin soyun,
Toplansın artık nizam için toy'un,
Kaynat toyga aşını İdris Dağı.
Başın duman, ak düşmüş saçlarına,
Baykuşlar tünemiş yamaçlarına,
Çukur yaylada yoz arkaçlarına,
Koyma viran kuşunu İdris Dağı.
Çatılmış kaşın, duruşun gümanlı,
Üç Taş ıssız, Çocak Dere evhamlı.
Gürleyik çağlamıyor, kırkkız gamlı,
Çevirme bakışını İdris Dağı.
Güneş sende parlar önce, doğarken,
Korularında bülbüller öterken,
Hasretin yüreğimizde yanarken,
Söndürme ateşini İdris Dağı.
Bakma öyle ne bu gam, bu kasavet.
Haklısın, bilmedik kadrini affet.
Yıllarca yedik hakkını helal et,
Ekmeğini, aşını İdris Dağı.
Avni Gümüş özler, dilinde türkün,
Gönlü sen de mahpus, bedeni sürgün,
Beden gönüle kavuşacak bir gün,
Al bağrından taşını idris dağı.
Kayıt Tarihi : 1.6.2018 00:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!