Çok eski totem se etnik birlikler döneminde, bir totemi düşünce; bir etnik yapı için olumlu ve zorunlu tutum aşma olurken; kendi dışındaki etnik yapılara yasaktan tabuydu. Yani bugünkü anlayışımıza göre, 'kökü dışarıda olan, yasaktan ve lanetten bir tabu idi'. Bu saklayım o günün sosyal birlikti yaşamının gelişmesi ve var aşması için olması gereken zorunlu bir ilke idi.
Sosyal ve özneldi birikmeli tabu; bir tanımlamalı tavırla, kendisini ortaya koymaktı. Böylece; bir sosyal devinim ve bir sosyal çekim alanı aitti liği yaratmanın, görünmez güç çekimi kendisini etnik yapılı sosyal birliklere dayatmıştı. Sürü aitliği olan kaba güce boyun eğmenin itaatti bağıntısı, artık özneldi plastik anlamaların, itaat ve riayetine dönüşmüş, üst yapı gelişmişti.
Bu etnikti korumacı tabu, benliğin korunması ile yaşama tutunmaya dek yaşantılımı karşılıyordu. Ve etnik yapı yaşantılımızı, kendi kurallarıyla, insan-insan ilişkilerini ve insanların doğada sağlayışların bağıntı aşan örgütlenmesiydi. Yani yapının sosyal organ eldi biçimlenmesini; aşama aşama; ibikten süzüşlerle; ortaya konmasıydı. Sosyal aşamaların oluşturulmasıydı.
Bugünkü anlamda, kökü dışarıda deyişle dışlamak istediğimiz bu anlayış, bu gün için hayli geride kalmıştır. Sırf kimlikti özel tutum diye, benlikti özel anlamalar içinde kalmak; artık bir geri eşmenin tutuculuğudur.
Öznel olan kültür ve tabular da, dışa açılmak, okyanuslarla bağlantı kurup, dışta erke girdileri sağlamak zorundadır. Değilse sistem gelişemez güdük kalır. Yani totemce ve yerelce; kendine özgü özel kültürün yanına; dıştaki kültürlerle de girişen Dünya ölçekli genel kültürlerinin de, sürtüşen yan yanallığı, olmak zorundadır.
Nasıl ilkti totemi tabu sizin isteğinizle değil de, o aşamanın gelip dayandığı zorunlu belirme ise. Bugünkü bu aşama da, sizin isteğinizle değil, konjonktürün Dünya'ya coğrafyasına ulaşabilme ve iletilmesinin gereği olan bir zaman, zemindi; durumun zorunluluğudur.
Etnik yapılar dönemi, bugünkü gibi Dünya'yı düzenleme, Dünya'yı değiştirme ve dönüştürme düzey ve düzlemi hiç değildi. Bu yüzden özeldi girişmelerinin yanında, geneldi girişmesi, hiç olmazdı. Düşünülemezdi bile!
O ilk sosyal dönemler, yeni yeni kımıltıların yaşama tutunuşlarıyla, kımıldanışların sosyal yapıya bürünmesiydi. Yani bir çeşit; 'azcık aşım, kaygısız başım' denebilir türden bir var olma mücadelesi idi.
Totemi ve zorunlu belirmeli koruyucu yapı ilk kez ittifaklar dönemi ile adeta tabu çekiçle vuruş darbeleri almıştı. Bu darbeler ilerideki çatlakların yarılmasına yol verecek oluşumlardı. Belli belirsiz, sisse oluşumdu yığınlar kümesi idi. Bu süreç, yaklaşık çok çok tecrübe ve değişip dönüşmelerin süreğinde M:S 1789 yılına dek sürdü.
Totemce benlikti süreç, günümüzde de sürmekte ise bu tutum özel olan kişilerin anlaması içinde sahiplenişlerle, kendi alandı gelişme yoluna devam etmekte. Buna karşı hala totemdi dirençler adı ne olursa olsun gerileyen bir sahiplenilişle, hala gerici bir güçle sürmekte. Böylece insanın özel gelişme yanı dumura uğratılarak insanın öznel oluşması da sekteye uğratılmaktadır.
Tabu özel ve özneldi tutumu, etnik yapı içinde; kendi genel tutumuna doğru gelişmişti. Yani özel durum genel durum olmuştu. İlk ittifakı süreçlerin girişen oluşmalarıyla; bu etnikti totem genellik, ittifak içinin özel durumu olama, mezhebi koordinatlarına doğru çekilmeye başlamıştı.
İttifakların yeni anlayışları, sistematik dinlere doğru kayışla, yeni yapının kutsalı (totemden hareketle) tabuları olmaya başlamıştı. İttifaklarla genelleşen hem etnikti sosyal yapıyı, hem sınıfsal toplum yapıları içerişle dinlerdi. Artık totemdi etnik benlik, dinlerin içinde mezhebi yorumların kalıntı ve uzantısı olacakla; dinden de (genelin kendisine etkiyen) yansımalarıyla, eski tabanını, eğip büküp; şekilleniyordu.
Artık özel durumun genel duruma dönüşebildiği; genel durumun özel duruma dönüşle bağıntılı olan zorunluluğu belirmişti. Bunun bilincine varılmıştı. Zamanın yönü; böylesi bir özelliğin genellikti oluşuyla ve genelliğin özelleşmesi biçiminde olan sürecin akılcılığı ve zorunluluğu ile akıyordu.
İşte yurdumuzda bu sürecin bilinci ve tarih ve insanlık felsefesi iyice gelişmemişti. Yönetenlerde de bu böyleydi. Yönetenler bu bilinci taşıyorsa da kolay itaati ortaya çıkarabilmek ve bilinçlenmenin yorucu olan cevaplandırılmasından kaçınmak için bilgiyi saptırarak geniş kitleleri tahriklerle yönlendiriyordu.
Esasında bilinçli karşı tahrik, yönetenin işine gelmezken, itaati olan ve el altında desteklerle kendi yaptırdığı tahrikler; 50-60 sene boyunca, pek işine gelmişti. Bu dar, verimsiz, günü ve toplumsa devinme zamanı geçmiş yollarla, siyasetlerini yürütmüşlerdi! İşte aşağıda olanlar bu bilinçlenme ile bilinçsizliğin tutuşturulan taraflarıydı.
Hala da şimdi kendi kimliğim de, kendi kimliğim denen bir özel ve öznel sosyal tabucu tavrı, toplumun tavrı içinde değerlendirmenin, toplum (dünyayı değiştiren dönüştüren yapı) olamamanın (dünyayı sosyaldi etnik gözle yorumlayan tutumların) yanılgılarıyla sürüp gitmekte olan bir baş belasıdır.
Okur burada dünyayı değiştirip dönüştürür olan yapı (toplum) ile dünyayı değiştiremeyip, dönüştüremeyip; sadece sosyal, öznel anlamalı yorumlayan (etnik, halkçı) yapının ayırımına iyi varmalıdır. Değilse okur yazıyı kör bir okuma yapar.
Toplumların skala değerleri, hem sosyal (insansal) ve hem de nesnel bir tabana, oturmak zorundadır. Sosyal ya da halk sal olan skala değerleri, her ne kadar ve çokça da öznel değerlemeler içerirlerse de, ortak paydaların oluşması için sosyal skala, toplumsal nesnel, ana hatlı da olmak zorundadır. Ki bir bilgi, bir bilgilenme işi olan demokrasi içinde, tanıladığımız seçme seçilme eylemleri; ortaya çıkabilsin.
Demokrasilerin en büyük handikabı, politikacıların halk üzerindeki bilmesinler ilik siyasetlerini, halkın bilmezliği üzerine oynamalarıdır. Evet, seçme seçilme güzel bir demokrasi girişimidir. Ne var ki seçme seçilme sorumluluğu da kişilere, o alana değin ilgilenme, o alana ilişkin, bilme sorumluluğunu dahi beraberinde getirmektedir! Getirmektedir ama tek tek kişilerden, kişilerin özelliklerinden oluşan halk, bu durumun neresindedir?
Eğer kişilerin genelce bir sorumluluk vukuf yeti oluşturulamıyorsa, veya kamu o alanda, konuya ilişkin halka, yeterli bilgilendirilme ve aydınlatılma yapamıyorsa, siyasetler her yapmak istedikleri şerri halka seçtirerek yaptırmanın rahatlığını veya sözde demokrasisini yaşarlar! İşte demokrasinin bu handikabı aslında cehaleti topluma egemen kılmak olmaktadır! Bu hal, demokratik toplumların dikkat edeceği çok çok önemli bir özellik ve temel bir sorunsalıdır.
Yurttaşlık, toplumun ortaya koyduğu bir kavramdır. Ve halkın etnikçi belirtilmesini, giderekten ortada kaldıracak olan bir tespitçe, içermedir. Ve yurttaşlık, insanlara ve insanın toplumsal sorumluluklarına denk düşer müdrikelikte bir kişiler sorumluluk ve görev tanımlamasıdır da. Aynı zamanda da, insanın toplumuyla yüküm üleştiği bir kazanımdık yetki ve yetki sınırlanmasıdır da.
Toplumsal skaladaki yapının yarısını öznellik ve diğer yarısını nesnellik olarak belirlersek, öznellik %50 ile %51 Aralığı arasında gezindiğinde, yapıda hayli büyük öznellik değerleri elde edilir. Bu değişken 1 puanlık aralık, çok büyüktür ve sistemi istediği gibi devindirme muktedirliği, elde eder. Bu 1 puanlık aralıkla, kendi arasında istenilen 10- 100-1000 gibi eşit aralıklara bölünerek %50,001 gibi değişkenlik kontrolleri elde edilir.
Ya da sistemin; nesnel, öznel işlerliğinde, sıfır noktasını temel bir kararlılık değeri olarak düşünelim. Eğer; Sıfır, +1 ve sıfır, -1 Aralığı hiçbir zaman, ne tam +1 ve ne tam -1 elde etmeden (+0,5) ile (-0,5) Aralığında bir değişkenlikte sistem hem öznel etkimeli (kapitalistçe) hem nesnel etkimeli (kamucu) tepkili değişen varyantlar elde edersiniz. Eşyanın doğasına uygun olan da budur.
Toplamda, sistemin referans değerlere arası oynama aralığı, sıfır olmalı, ya da yarı yarıya olmamalıdır. Ama neredeyse sıfır gibi olmalıdır. Bu skala aralığını, belli değerler etrafında, kısmen keyfiliklerle oluşturur olmak, toplumsal güçten kaynaklanan insanların ve öznelliğin özgürlüğüdür. Bunların (+0,5) ile (-0,5) altındaki ve üstündeki aralıktaki değerler içinde devinmeleri, toplumun zaman zaman, nesnelce veya öznelce olan, zemin muktedirlikleri geliştirebileceği olağan (rutin) deşlikle, olanlılıklar girişmesidirler.
Bir sayı doğrusu üzerinde sıfır orijin kabul edilen bir noktanın sağında (+0,5) ile solunda (-0,5) Aralıkları halkın ve yurttaşın oluşma, yaşantı aşma ve rutin sistem işlerliği uyuşmasıdır. Yurttaşlık bilinci burada oluşur. Burada halkın öznellikleri (inançları) vardır. İnançlar buradaki, yurttaşlık süzgeçlisinin seçme ve ayıklaması ile halkı, halkçı yapıya geçişenlerken, pek topluma geçişendik etmezler. Sistem +0,5 değeri içinde pozitif nesnelce; -0,5 değeri içinde de, negatif öznelce süreçlerle yer değişirdir.
Toplumların ve halkların gelişmişlik kırı terleri içinde, bu gibi yansımalar da bulunur. Toplumun olan siyasetler, ne yazık ki gelişmemiş ülkelerde, halkın siyasetleriymiş gibi oluşturulup, maalesef yerlerde süründürülür.
Böylesi gelişmemiş toplumların politikaları, hep halkından ve ideolojilerinden korkarlar. Politikalar nesnel öznellikler yerine, politikacıların kendi ikbalce algıları doğrultusundaki korkuları üzerinden oluşturulmuştur. Bu gibi geri toplumlar da, egemence sınıfın korkuları, çeşitli yansıma ideolojileri ve ideoloji sel bilinçlenmeleri, terörizmle aynılaştırmışlardır! İdeolojiler bu politikaların yanında terörizm gibi görülür olmuştur. Bu egemen sınıf merkezli politikacı egemenler de, sistem dışındaki ideolojilerin halka pompalanmasın da, daima halkı bu ideolojilere karşı, dini tahrikçi kışkırtmaları hep olmuştur.
Temel dayanakları ise, ‘her sistemin kendisini korumak zorunda oluşu’ ilkesidir. Bu belli şartlarda, belli zaman ve zemin içinde, sistem içi geçerli bir ilkedir. Şu da unutulmasın ki siz sisteminizi korumaya başladığınız andan itibaren, sisteminiz; az az eskimeye ve değişmeye başlayacaktır. Yani sisteminizin yenileşme gereksinimi bir sorunsal olaraktan birikmeye başlayacaktır. Bu değişmeler, değişmelere dek birikmelerin hızına ve biriktirdiğiniz tecrübelere(demokratik adımlara) bağlı oluşla, nicelenecektir.
Yani sizin 'sisteminizi korumak' zorun da olmanız ve böylesi bir değişme ile sanki değişememenin direnç eşmesi arasındaki, bir bıçak sırtı olunuşla, bir sırat köprüsünde gerçekleşecek, gözetilme olmak zorundadır. İdeolojiler demokratik anlayışlarınızla, toplumsal hayatın nicelemesini biriktirirler. Hiçbir değişme, şartlarını taşımadıkça, ne ileri yöne doğru, ne de geri yöne doğru, değişme eğilimli olamaz.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 14.9.2010 10:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!