İdeolojileri Terör İze Etmek 5

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

İdeolojileri Terör İze Etmek 5

5]Oysa, toplumsal işleyişlerin yapılaşılmasına dek düşünücü, demokrasi içinde hak arayıcı olmanın, katilliği olmazdı. Bir taraf mesai, saat başı ücret, kreş hakkı gibi toplumsal yaşamasal olanın yasal talebi içinde idi. Diğer taraf, toplumsal ilişkileşme argümanı olmayan, halk öznel yaşamı içinde olan geleneklerimiz, göreneklerimiz, büyüğe saygı, ulul emre itaat, din iman deyip, acayip bir vatan millet türü soyut kavramlarla, nereye çeksen oraya gider olan argümansızlığın içinde idiler. İç ve dış işbirlikçiler bu güzelim uyanışın iki kanadını da, o iki kanadın kendi mantıklarının değer anlayışları ölçüsünde, terör ize edeceklerdi. Sömürü gibi şerrin uyanışçı, bilinç edinici hayrından, tekrardan bir şer, terörizmi çıkmıştı.

Egemen öznelce güç, halkı ve onun bilmezliğini iyi yönlendiriyordu! Artık olaylar toplumsal bir demokratik hakların kullanımı olmayıp; okullar, sendikalar, iş yerleri, şehirler, kasaba ve köyler sendendi bendendi gibi ayrışmalara kaymış, süreç; içinde çıkılmaz bir kan davasının kör dövüşüne dönmüştü. Kurtarılmış bölgeler rezaletine dönüşmüştü. Daha doğrusu toplumsal hareketliliğin uyanışına, bu çatıştımacı süreçler baskın olup; toplumsal uyanış sürecini sindirip yıldırıyordu.

Ne vatan işgaldeydi, ne din iman elden gitmişti. Ne de din, iman ve vatan kurtarılmış oluyordu. Ne de sömürülen kesimlerin ve emekçilerin beklediği devrimler ve hak edişler, genel yansıma ile ele geçiriliyordu. Emekler sömürülüyor, vatanın asıl kurtarıcıları olan, toplum yapılaşması olan, silahlı güç; resmi jandarma polis gibi kolluk silahlı güç ve sivil sılahlı güç, orada öylece durup duruyorlardı. Çünkü vatanın işgali söz konusu değildi. Bu bir sanrı idi. Merkezi otorite taraflara ayrılmış, provakasyonlar içine girmişti. Toplumsal yapının, kendi çelişkisini aşabilmesine; yapının meşruiyeti içinde yapının kendi olacaklarıyla dahi, izin vermiyordu. Ortam tam bir kaosun hercü merci idi.

Hal bu ki sömürü, ücret, demokrasi, grev bağımsızlık diyen kitlelerin seslendikleri karşı muhatabı, kendilerine karşı olan, halk kitlelerinin kendisi değildi! Aksine, ülkenin haksız kazanç elde ettiklerini düşündükleri, karaborsacı, vurguncu simsarları, işverenleri, işbirlikçileri ve dış egemen güçlerle, yerli feodalizme karşı oluşan bir dirençti bu.

Halk hiçte bu hareketin karşısında görülen bir olgu ya da olay değil iken, egemen güçlerin bu muhataplık rolünü, bir kesim halk üslenir olmuştu! Bilmesinler ilik etkisinde kalmış olan halk, karşı muhataplığı da din, iman adına üslenmişti! Asıl muhatapları meydanda olmayıp, yalancı muhataplar meydanı doldurmuştu. Böylece anarşi ortaya çıkmıştı. İdeoloji terörizme indirgenmişti. Egemenler rahatlıkla el ovuşturabilirlerdi.

Bu hal egemen sınıfların kendi aralarındaki dayanışmasının gereği olaraktan, halk bilmesinler iliği siyaseti üzerine yansıyan etkileriydi. Biri, halkın bilinçlenmesi olacak ideolojisini konuştururken, diğeri yandaki bilinçlenememe de, güvenlik güçlerinin yanında olma, ona yardımcı olma ve vatan sevme gibi garabetçe (olaylara yabancısılık) hamasi sanal tutumlarıyla, uyanışçı bilinç koyanlarla, çatışmaya çoktan başlattırılmıştılar. Kitlelerdeki samimi vatan sevgisinin hıncı, korku ve sindirme olaraktan; toplumsal hak arayışlarına, bir demokratik hakkın kullanımı üzerine, bir kesim vatandaşına çevrilmişti.

'Özgür Dünya' sloganını ortaya atan iki küresel güç, açıktan biri bir tarafı desteklerken, biri de, diğerini destekliyordu! Ama gizliden de her ikisi de, her iki tarafı kışkırtıp, çatışmalarını sürekli kılarak, artık taraflar arasında, bir kan ve öç davası takibini ortaya çıkardılar. Ortam gerilmiş, gerilim şerare atılımlarına başlamış, tam bir kör dövüşünün hükmünü ortaya koyuyordu.

Bazen gericiliğin ne olduğu tartışılır. Siz din iman elden gidiyor denişçi tutumun her nazım ve gelişme karşısında, her toplumsal bir hakkın kullanımında, bin yıllardır, dendiğini bilirsiniz. Vatan millet söyleminin de bin yıllardır soyut, kişinin kendi anlamalarından menkul; husumetler tartıştırdığı da bir gerçektir. Üstelik bunlar 1800’lü yıllardan beri Dünya konjonktürüne giren ve yeni sanayi toplumlarının getirdiği yepyeni; hak, hukuk demokrasi ve ahlak kavramlarına karşılık argüman olur cinsten olmayan bir abuklama idiler. İşte gericilik tam da böyle bir şey. Güncel olmayan, genel geçer söylemlerle, toplumsal bir gerçekliliğin ve hakkın karşılığı olmayandı. Siz onca gecikilmiş, toplumsal yaşamlaşmış sorunları, ancak 1950’lerde ve 1960’larda, itibaren geriden gelerek söyleyebiliyordunuz!

Halkın bir kesiminin kullandığı argümanı yanlış olabilirdi. Ama o kesime göre argümanları, argümandı! Diğer bir kesiminin argümanları da toplumsal icabın yaşantılaşmasına göre savunulur, meşruiyeti olur, tartışılır bir toplumsal düşünce ifade etme, özelliği taşıyordu. Halkı bir çeşit seyirci gibi düşündüğümüz de; terör ize olan ve terör mağduru olan her iki taraf halk vardı. Bir taraf halkın karşı koymalarının, mevcut toplumsal işleyişlerin aksamasına dek olacaklardan ve sistemin kendi kendisini düzeltmesine dek söylemlerden, beriydiler. Karşı argüman bir fikir ve bir toplumsal argüman olmanın çok çok ötesinde, hiç iler tutar tarafı dahi yoktu. Sonuçta, her iki taraf da bloklar için bir kullanımdı.

Bir tarafın tam bir ekonomik dünya görüşleri de yoktu. Görünür yüzü düzeni savunmaktı. Karşısındaki görüş Dünya toplumlarına mal olmuş, karşı konulan ya da o günlerde benimsenen; emekçi sınıfına dek evrensel düşünce idi. Bir taraf işvereni, bir taraf da emeği, devletse her ikisini de, görmüyordu. Oysa, sanalcı yaklaşımın kendisi, marjinal bir yüze tutma olmaktan öte, bir içerik taşımıyordu. İki taraf da yanlış olabilirdi! Yeter ki doğru argümanlarla, aklı selimce ve akillerce, tartışılsındı!

Üstelik bu yeni, evrensel olan emekten yana fikirlere karşı, karşı taraf argümanlarını dahi oluşturmaz olduklarından; emekten yana ideolojik söylemlerin karşı tarafını, Allahsız, dinsiz gibi yaftacısıyla; çoğunluğun fikrine tercüman idiler! Çoğunluğun duygularını okşayan, tutumlar içine girildiler. Sanki Allahsız kitapsız olanların emeği, gereksinimleri, yaşama ve söz hakkı olmaz gibiden hipnoz içinde idiler. Oysa emek sorunlarına değin, söylemlerin karşılığı; Allah, kitap, din olmamalıydı!

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 18.9.2010 08:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya