Gece, bir kanun taksimiyle girerken hicazkâra,
Ay ışığı, mavi mavi parlıyordu saçlarında.
İnce bir rüzgâr esiyordu eski bahçelerden, yasemin yasemin,
Ellerin üşüyordu belki, ürperiyordun
Ve boyasız dudakların giderek kızıllaşıyordu...
Sonra, Ay, bir bulutun ardında peçelendi,
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




EMEĞİNİZİ TÜM İÇTENLİĞİMLE KUTLUYORUM
SAYGI VE SELAMLARIMLA..
Evet üstadım gene harika
bir şiiri yudumlamış oldum
İdam fermanınızı göğsünüzde
asılı buldum.
Saygıyla selamlarım..
Bedri Tahir Adaklı
Hüznün doruklarında çok güzel bir şiir kaleminize sağlık
Mesut Özbek
sigaramin dumaninda ilmek ilmek boguldum,goz onunde
kutlarim
namik cem
Îdamlar, hep gün doğuşunda yapılır diye bilirdim,
Oysa ben
Ay ışığında îdam edildim...
İdam edilmek sadece şiirden ibaret olsun diyerek, kutlarım güzelşiirinizi. selam ve saygılar
Satırlarda sihirli bir dokunuş var sanki...Okuyanı alıp, şiirdeki ortama götürüyor ve yaşatıyor size o ânı...
Ay ışığı uzarken yolunuza, yüreğinizin atışları hızlanıyor o kanun taksiminin verdiği duygularla...
Ayışığında îdam...Hissediyorsunuz hüznü, nefessiz... Ayışığını örten o bulut, keşke kederleri de örtse...
Saygılarımla... Hâlenur Kor
Tam puan.
tasvirler...geniş kelime hazinesi ve yelpazesi..romantik ve şairane duygular..şiirin bu ölçütlerle çevrelendiğini düşündüm
Kaleminiz var gönlünüz şen olsun tebrikler ünal bey
Îdamlar, hep gün doğuşunda yapılır diye bilirdim,
Oysa ben
Ay ışığında îdam edildim...
Anlamlı ve güzel, tebrikler... 10 puan +ant. Sevgiyle kal.
Sayın BEŞKESE her şiirinin merkezine edebiyatı oturmatıyı çok iyi biliyor.
O'nun şiirlerini okurken yaşamın türlü renklerinin dizelerden nasıl yansıdığını görmek olası.
İDAM bunlardan biri.
''Şafakta''kilerden ayrık bir infazdı bu dizelerde anlatılanlar.
Kutluyorum Efendim.
Erdemle.
Bu şiir ile ilgili 64 tane yorum bulunmakta