Tümleyeni yoktu tanımsızlığında kalan.İnsani bir zincirleme tamlamasıydı, tamlayanla tamlanan arasında güzelliklerini niteleyen sözcükler vardı.
Aşkları tamamlayan güzel yüreklerin sözcükleri eklenmişti.İyiliklerinin iyelik eklerinde çekimlenirdim.
Şifrelendirilmiş bilinçaltımda ilgi eklerin vardı. Aşk grupları olarak kalıyordum sözcük öbeklerinde.
-Zihnindeki ulamaların uluyan sesli sesi değil vebalim.Bir insan olarak hatalarımın sayrısından arındım.
Acı, acıyla iyileşir. Aşk ise daha büyük bir aşkla." /Hz. Mevlana/
Susturulmamış iç çocuğa birkaç duyum oyuncağı lazımdı.Aşkta bunların en önemli oyuncağıydı.
-İçimizdeki sürekli aç kalmış, bu yüzden hazlara, azlara, nazlara, nefse yenik yaşanırlık doyumları artıyordu.
-İçimizde yüzlerce yaşanırlık duygusu var. İnanmak,Sevilmek, gezmek, başarmak, sevişmek, romantik anlar yaşamak, gibi yüzlerce özel duygu var.Bu duyguların merkezini besleyen eylemler vardı.
*Bu eylemleri besleyen yaşanırlık gıdasıdır.Özümüze yakın güzellikleri yaşamak gerek.Allah’ın bize sunduğu milyonlarca nimetle doğru olanı bilmek, helal olanıyla yaşamak gerekir.
-İçsel sosyolojiyi kimse bilmiyor.
Bütün erkekler aynı…Bütün kadınlar da aynı sözünün körlüğü içimizin psiko –sosyal denklemini bilmiyoruz.
-Kendimizle tanışmaktan aciziz Elnaz.
“Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın. Bırakın yüreğinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun sevgi. Birbirinizin kadehini onunla doldurun, ama aynı kadehle eğilip içmeyin...”
Halil Cibran
Belki müptelalarımızın sahilinde kendimizle oyunlar oynuyoruz. Belki yenilmişliğin hamalıyız.Belki zaaflar partisinin genel başkanıyız hepimiz.Onca yenildiğimiz, onca günahımız varken hala değişmez genel başkan gibiyiz.
Ve sensizliği belki bu yüzden üflediler en güzel yıllarıma.Belki çok bilmişliğin cehaletini yaşıyorum.Belki bilinçaltımdaki filtrenin kirlenmişliği geçmemiş.Ya da geçersiz sayılan yaşam puanım var.
Bu yüzden kaybetmenin birinde, birimlerimi ayırdım ayrılıktan.Ayrılıktan yana , yana yana tutuşan emellerim var. Bir adım da ayrılık.
Şimdi bekleyiş stratejimin açıklanmamış açık denizlerinde dalgalarının yıkadığı algılar sözlüğündeyim.
-Gerçek gelir diye bekliyorum her gerçeği.
Henüz noksanlığın faturaya tabi tutulmadı.Senden başka kimsenin elektriği yok.
-Yalan yok arada kaçak elektrik kullanmak zorunda kalıyorum.
Öyle bir ışığın var ki masallarımın aydınlığındaki periler yetmiyor.
Dünyanın düşleyenlere de ihtiyacı var, yapanlara da. Ama düşlediğini yapanlara daha çok ihtiyacı var.
S.Breathnach
*İhtiyacımın hacmisin.Yazılmamışlığın yazgısında hücrelerimin hicretine yakın bir yerdesin.Bu yüzden, yüzünün yüzyıllık sorgusunda soru şu ki:
-Bahanesiz gelmek mümkün olmalı artık …Elnaz.
Kayıt Tarihi : 13.1.2013 01:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hayrettin Taylan](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/01/13/icselligin-sosyologum-elnaz.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!