ne acı sözler ne kavgalar nede acıyarak bakan gözler acıtmıyor eskisi gibi canımı...uyuşmuş acılara beynim kanamaya alışmış sözlerine yüreğim..anlatmak zordur insanın kendisini anlatamaz çünkü karşındaki sevdim dediğin insan herkesi kendi gibi sanır bazen..kırmak camdan biz vazoyu kıramışcasına kırmak kolaydır seveni..çünkü bilirki her karanlık gecenin mutlaka bir aydınlık sabahı vardır.......değil........artık ne sabahalr aydınlık nede gecenin bir farkı var gündüzden..çünkü acıyı katran eylemiş yürek sözlerine katık etmiş her gün akıttırdığın göz yaşlarını ekmeğine..her şeye rağmen sevmek suç sayılmış her şeyi bilerek yinede yüreğinde sevdasını acısına rağmen yaşatmak öyle...suçsa artık bu benim kalbime ait artık sözlerin anlamı kalmadı kime ceza kestiyse yüreğin hep acısı benim yüreğimden çıktı kıyamadığın kötü sözle kırmaya ve üzülür diye bir tek nefretin varsada ona karşı o nefretide bana kustun..sorun değildi istediğin kadar bağırsanda kızssanda ben sevmekten vazgeçmedim ey sevgili! ! ! sen mutlulukla dolaşırken aşkını sevdanı en güzel şekilde yaşarken beni sorduğun anlarda o anlara denkti..çünkü vicdanın sızlıyordu her dönüşte çünkü acıyordun bana sevgime ve hemen hal hatır sebebine kendi vicdanını gece rahat uyumaya hazırlamana yardımcı oluyordu..ve ben seni ölesiye seven yüreğim sen üzülme diye kanıyor ve sen sordun diye sana bayram etmişcesine davranıyordum.. bu bile deli gibi mutlu olmamama yeterken sen onuda çok görüp hemen arkasından üzülmüşsen eğer yarine yine kızmalara hazır bekliyordun..ve yine kusuyordun söyleyemezdin sevdiğine onun canı yanarsa ya ağlarsa ya üzülürse korkun ya kaybedersem diye düşünceler arasında yine banaydı öfken yine banaydı acı sözlerin...olsun yeterki sen üzülme yeterki o gülen gözlerin hüzne bürünmesin her şey geçiyor zaman ilaç oluyor ama artık zaman kavramını kaybetti sevgili bende..artık eskisi gibi yanmıyor canım artık sözlerin eskisi kadar acıtmıyor nedenmi? ...uyuşmuş acılarla beynim kanı donmuş düşüncelerimin yüreğimin her damarımdan akan acı sözlerin göz yaşlarıma katık olmuş değişen bişey olmuyorduki..yine aynı sözler yine aynı sen...hayat herkes için şanslı değildir kimini ağlatır sevda yolunda kimini kanatır uzak diyarlarda belkide sessiz bir odada duvarlara yankılar sözleri kanarda yüreği saklar içinde.... bedeni artık yorgun..düşüncüleri kermekeş...her yolun bir sonu vardır derler ya hani sevda yolunun sonu yok... varsada bir avuç toprak sarılacak bir kaç metre bez ve yüreğinde sevdasınıa alıp içine gireken belkide tebessüm edeceği bir sandık tahtadan yapılmış son yolculuğa götürecek olan bir tabut......
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hüzün,hüsran...dokunaklı bir ifade.İçi dökülmüş Hatice şairenin.Kutluyorum.Ant+10
varsada bir avuç toprak sarılacak bir kaç metre bez ve yüreğinde sevdasınıa alıp içine gireken belkide tebessüm edeceği bir sandık tahtadan yapılmış son yolculupa götürecek olan bir tabut......
Çok harika bir çalışma okudum.Sevda böyle bir şey işte.Yüreğinize sağlık,çok mükemmel.Saygılar...
çok güzeldi bir solukta okunan yazılardan yazanın yüreğine sağlık tebrikler sevgilerimle
hayat herkes için şanslı değildir kimini ağlatır sevda yolunda kimini kanatır uzak diyarlarda belkide sessiz bir odada duvarlara yankılar sözleri kanarda yüreği saklar içinde....
ölüm olsa da sonumuz sevda var olduğu sürece ölemeyiz:((
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta