İçsel Bir Dramın Can Sahnesinde Atıl ...

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

İçsel Bir Dramın Can Sahnesinde Atıldın Kumruzen

Sen'den giden ben’e kavuştaklar yakıldı; ama ağıtın bütün türküleri etrafında topladı.Bütün türkülerde kendimi toparladım.
-Ben çaldım, sende kalanlar dinledi.Sözsüz şarkılarda kaldık sen gideli.

-Mümkünlüğün ümmisi olup çok bilmişliği aklın cebinde bıraktım.Bilgelik kendine sormaktır, kendinle barışmaktır.Başkasından öğrenmek değildi bilgelik. Bilgelik, kendinle yola çıkılan ilmi derinliklerde, bilinenleri öğretisel içlemde büyütmektir.

-Ötesi var olan öteberilerinin metafizik ötesini ekledim.Bilinmezlik kendine kıssalar okudu. Sen mistik yüreğimin menkıbesinde okunan son ruhsal öyküsün.

-Parantez arasında aldığım sevgin değil, sevgiyle kazandığın özel kimliğindi. İnsan içsel denizlerde büyük bir karaktere berraklarını sunar.

Molaların ,m’ollası benim. Olasıl hayallerim var, olmayış resitalinde.
Nefsin alışverişinde nefesin gücünü sundu yaşanırlık. Nefessiz kalışların esintilerine y’el olan başkasına s’el olmaya kabullerini sunar. Oysa sadıklığın da inanca göre izlenimleri.Her inanç her insanı kendi gücülerine göre şekle sokar.

-Şeytanın kendi azaplarında kezzaplar dağıtan güzellerin kebabı ya da ahbabı olamazdım.
-Yüreğimde ceylanların taze sütünü, ürkek huyunu, en tazı tenini sunarken yiyemezdim.
-Dâhi’yanesin.
Yaryüzüm yüreğinde başlar, yıldızları sözleri olan dünyanın mucidiyim. Galaksinde gezinmeye değil, tam aksine yaşamaya gelen astronotum.Notlarım senin üstüne.

-Hafızamı, Hafız’ın gazellerinde yenileyen Fuzuli meftunuyum.

“Yarab bela-yı aşk ile kıl aşna beni
Bir dem belayı aşkdan etme cüda beni duasıdır. “

Fuzuli rind-i şeydadır, hemişe halka rüsvadır
Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı

Hadi şimdi benim yerime yine Fuzuli konuşsun.Temel gerçeği onun dilinde dinle..
““Ve ennehum yekulüne ma la yef’alün.”

(Hiç şüphe yok ki şairler, yapmadıkları şeyleri söylerler)

Ben tertemizdim sözlerimde.Yaşadıklarımın yazgısal kalemiyim.
Ne dediysem sensin.Ne yazdıysam sensin.

-Ustam, aşkı, aşka teslime edenlere demiyor. Çün men o aşkın içiyim.
-Diz’aynı zor.Hasır altı edilmiş önemli bir belgenin önemi kadar değil vebalimden kalan.
-Bir tespitin tespihini çeken teşbihlerimde sonsuz betimlere teslim ediyorum sonsuz aşkı.
-Sen Leyla değilsin ki tanımın, çölün, ya da aşk ömrün olsun.
Damlalarının denizi var, orada başlar Yunusluğum ya da onsuzluğum.
-Mümkünatının mumyasında eridim aşk için.Koştum benliğine doğru.
Dahası hasarlı bir beni onarıyordum. Beni tam olan, beni yaşamak sen demekti zaten.

*Geçmişimim son kullanma tarihi geçmemiş. Bizi üreğen geleceklere bırakıyor yaşamanın dimağı.
-D’okunuşların sözsüz yarınlar biriktirdi. Bilgem aynalarda tarandı istedikler.
-Aynı ırmağın yatağında yıkanmak istedim .Uzaklık kalışlarım İzlanda yanardağı gibi yardağımı püskürttü.
-Sönmüş sandım sevdamı.Meğer sen İzlanda yanardağım gibi yardağım olarak kaldın ömrümde. Ne zaman özlesem lavların akıyor. Lav ırmağının ışıltısı kadınsal ışıltınla özdeş olalı yandım sana.
-Tembel tembel gülistanında bahçıvanlık yapıyorum. Dikenlerin sineme batıyor, ben gülünün dibinde kırmızı demlerini kokluyorum.
Hadi sevdiğim gel gül kırmızısı renklerde salınsın huzur.İçi aşka bürünen her gülün kanamasını durdur salına salına gelişinle.
Bir tene gül ol, bir tende açıl, kokunu, kadınlığınla birleştir…yazıl boylu boyunca… Gelgitler yaşasın. Gelemediklerinin suları dalgalansın.
-Ay ‘ şemi eritirken gecenin son hecesinde harfime dokundu diyemediklerin.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 25.10.2012 23:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan