İçki Yasağı mı? ağıza biber
İşi içmek olana, üzücü haber (!)
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
yasak olsun insanlarin hayatini ve diger insanlarin hayatina etki ediyorsa yasak edilsin. sigaraya yasak deniyorda icki neden serbest. tabi kaybedenler büyük kurumlar olacagi icin. ickiyi icen tabi ki cola niyetine icmiyor bunun zarari biliniyor tabi ki yasak olmali.ayten.
Gündem
28 Kasım 2005
Atatürkçülerin yemeğine de katılmadı
Uğur ADUTALP, DHA
Tekirdağ Belediye Başkanı AKP’li Ahmet Aygün’ün, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) belediye tesislerinde düzenlemeyi düşündüğü geleneksel Cumhuriyet Yemeği’nde içki verilmesini yasaklayınca, yemek Öğretmen Evi’nde düzenlendi.
Menünün belirlenmesi sırasında yemekte içki olacağını haber alan Belediye Başkanı Ahmet Aygün, ADD Tekirdağ Şube Başkanı Necdet Mercenoğlu’na salonda içki verilmesinin mümkün olmadığını belirterek, ‘Orasının içki ruhsatı yok. Bu nedenle içki servisi yapılamaz’ dedi. ADD Başkanı Necdet Mercanoğlu bunun üzerine belediye tesislerinden vazgeçerek, yemeği önceki gece Tekirdağ Öğretmen Evi’nde düzenledi. Yemeğe, Belediye Başkanı Aygün katılmadı. ADD Başkanı Necdet Mercanoğlu, ‘Atamızın gösterdiği yoldan asla sapmayacağız. Ülkemizi bölmeye kalkanlara cevabımız hep aynıdır’ dedi.
(Hurriyet 28.11.2005)
Öğretmenevlerinde içki yasağı patladı
Öğretmenevlerinde alkollü içkinin yasaklandığı il sayısı 52'ye çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bir yetkili, bunun belediyelerden kaynaklandığını söyledi
PINAR AKTAŞ, BURCUM DEVREZ İstanbul
AKP'nin iktidara gelmesinin ardından bazı illerde belediye başkanlarının inisiyatifleriyle başlatılan içki yasakları, öğretmenevlerine de sıçradı. Eğitim-Sen'in 15 ildeki öğretmenevlerinde yaptığı araştırmanın ardından Milliyet de diğer illeri kapsayan bir araştırma yaptı. Buna göre, içki yasağı getirilen öğretmenevlerinin sayısı son dönemlerde arttı. 52 ilin bazılarında birden fazla öğretmenevinde yasak var.
Belediyelere geçince
Türkiye genelinde 81 ilde 648 öğretmenevi, 168 öğretmen lokali var. Ancak bazılarında restoran bulunmuyor. Öğretmeneviyle ilgili karaları, valilik onayıyla seçilen, 7 eğitimciden oluşan yönetim kurulu alıyor. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bir yetkili, öğretmenevlerindeki içki yasağının yönetim kuruluyla çok ilgili olmadığını belirterek şunları söyledi:
'İçişleri Bakanlığı'nın 'kamuya ait sosyal tesislerde içki ruhsatına dair' genelgesi var. Eskiden bunu valiler veriyordu. Şimdi belediyelere geçmiş. Bu genelgeyle var olan ruhsatlar da iptal edilebiliyor. Yetki belediyelere geçince sıkıntı doğdu. Bakanlığın 'İçki verilmez' diye genelgesi yok. Önceki hükümet zamanında bunları yaşamadık. Son günlerde gündeme geldi galiba.'
Öğretmene Hizmet ve Sosyal İşler Daire Başkan Vekili Ahmet Gülşen de şunları kaydetti: 'Bunun kararını öğretmenevlerinin yönetim kurulu verir. Öyle zannediyorum siyasilerin baskıları vardır. Yoksa yönetim kurullarımız o şekilde karar almaz. Bakanlık olarak bizim 'içki verin' veya 'İçki vermeyin' şeklinde bir karışma şansımız yok. Mescit konusunda da bilgimiz olmaz. Biz sadece mevzuat yönünden sorarlarsa mütalaa veriyoruz. Bütün hepsi Milli Eğitim müdürlüklerine bağlı.'
Yasaklı öğretmenevleri
Adıyaman, Ağrı, Antalya (Demre, Elmalı, Finike, Gazipaşa, Korkuteli), Ardahan, Aydın, Balıkesir (Gönen), Batman, Bartın (Merkez, Amasra), Bingöl, Bitlis, Bursa (Merkez, Yenişehir), Çankırı, Çanakkale (Ayvacık), Denizli, Elazığ, Erzincan, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hatay, Hakkari (Çukurca, Yüksekova), Iğdır, Isparta, İstanbul (Bahçelievler, Cankurtaran), İzmir (Kınık, Buca), Kahramanmaraş, Karabük, Karaman, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kilis, Kırıkkale, Kütahya, Konya, Malatya, Mersin (İskenderun, Silifke, Mut), Muş, Nevşehir, Niğde, Sakarya, Samsun, Sinop, Siirt, Sivas, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat, Trabzon, Van, Yozgat, Zonguldak (Devrek, Göçebey).(Milliyet 28.11.2005)
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta