İçimizden evinin her santimetrekaresini oldukça okşamak isteriz. Kısa sürede yakınlığından, iç içe oluşundan adapte olunur işine evine. Elif’te bu duygularla baş başadır artık. Üstelik hayatında hiçbir duygusal ilişki yaşamamıştı o güne kadar. İç çekişmeleriyle çalkalandı durdu yüreği o günlerden beri. Tasavvur edilmeyen bir ezikliğini yaşadı çocukluğundan bu yana…
Elif evliliğe adım atmakla beraber, sevinç ve heyecan dalgasıyladır baş başa. En son gelinliğini giyip evinden çıkacağı vakit annesinin sözü aklından hiç çıkmaz:
—Bak kızım gözümün nuru gibi baktım sana, elimden geldiğince ayırmadım, kendi evladım bildim seni, öyle kabul ettim. Ama artık gelin gidiyorsun evine yuvana giderken bil istedim! Der.O zaman Elif annesine sarılır. Biliyordu ya bunu böyle duymak ne zordu.Babası peşin sıra gelir gözleri dolgun olarak:
—Kuzum sen bizim kızımızsın aklına bir yer gelmesin emi! der. Ama dışarıda Ömer baban var istersen onunda elini öpte çık, ne de olsa baban der. Ömer babasıydı, yeni karısı istemediği icin, onu büyüten annesine veren adam. Öğretmendi hem de, abisin ide başka bir ailenin yanına vermişti. Sonraları onu da başka birine verdiler bakmaları için.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
EVET....HAYAT BU ...NEREDE NE ZAMAN NE OLACAĞIN BELLİ OLMAZ...
ELİF ZORLUKLARA GÖĞÜS GERMİŞ.MÜCADELE VERMİŞ AMA YİNE DE PES ETMEMİŞ, İSYAN ETMEMİŞ HAYATA. UMUTLARI VAR DAHA ONUN...KİMBİLİR BAŞKA BİR BAHARA...
YAZINIZIN ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜ DE EDEBİ YÖNDEN GAYET BAŞARILIYDI.
3 CÜ BÖLÜM HÜZÜNLÜ BİTMİŞ AMA HAYATIN GERÇEĞİNDEN DE SAKLANACAK HALİ YOK YA...HAYAT BU, YAŞAM VAR İÇİNDE ...İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE YAŞANILIYOR İŞTE TÜM GERÇEKÇİLİĞİYLE....
PAYLAŞIMINIZ İÇİN TEKRAR TEŞEKKÜRLER .
KALEMİNİZE VE YÜREĞİNİZE SAĞLIK SN ERDEM.
SAYGILAR.
kutlarım... çalışmalarınızda kolaylıklar dileim...
tebrikler güzel çalımanızdan dolayı kutlarım
—Benim çocuklarım benim gibi olmayacaklar, babası ve annesi var!
Evet, yine soğuk bir kıştı, uzundu geceler, bazen rüzgârın uğultusu geliyordu kulağına:
—Yeni bir bitiş miydi bu yoksa başlangıç mı bilinmez!
Bilinmezler denkleminde olan Elif, iki çocuğuyla baş başa kalır yaşanılan olayların ardından. Kitaplığından aldığı bir şiirde teselli bulur. Güçlükle kendini toparlamaya çalışır. Sabrın ve mücadelenin kahramanıdır o.Fırtınaya tutulmuş kuşun gözü pekliği ile ayağa kalkar dimdik. Ayağa kalkmasında etkin sözlerse,
Körü körüne merdivensiz kuyuda
Depreşti yaram depreşti ah desem de
Kaderim ışık yoluna baka baka
Kaldıramaz ki zamanı perde perde
Körü körüne merdivensiz kuyuda
Depreşti yaram depreşti ah desem de
Kaderim ışık yoluna baka baka
Kaldıramaz ki zamanı perde perde.
çok harikaydı.....severek okudum....saygılar
İÇİMİZDEKİ YARIM KALMIŞLIKLARA IŞIK TUTAN ŞAİRİ KUTLARIM HERŞEYDE CBİR HAYIR VARDIR
Hayal ve düşüncelerimizdeki hayat ile yaşamak zorunda kaldığımız hayat çoğu zaman çelişkiler toplamıdır.birer misafiriz yeryüzüne ve umduğumuzu değil bulduğumuzu yiyoruz.yeryüzü ise bunca misafiri ağırlamaktan zaman zaman yorulduğunda yarım kalmış yaşamlar ikram ediyor bazılarımıza.Elif in ve içimizden bir çoğunun yaşamları gibi İçimizde Hep Var Olan Yarım Kalmışlık.konusu bizden satırlara dökmesi sizden olan bu güzel öyküyü kaleme aldığınız için teşekkürler.
Depreşmeye görsün... Kaleminiz daim olsun... Selamlar...
oldukça zor bir yaşam hikayesi...sanki kapılar hep kapanmış...umutsuzluklar dizilmiş hayatın yollarına...ama her olumsuzluğa rağmen yazıdaki karakter çok pozitif...kabulleniş değil ama hayata yeni çizigi çekebilecek doğru bakan bir yüreğe sahip...
kutlarım yazınızı...
yüreğinize sağlık güzel bir paylaşımdı
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta